Evlilik Hayatında Cinsel Sorunlar, Evliliğin Her Aşamasını Olumsuz Etkiliyor

Evlilik Hayatında Cinsel Sorunlar, Evliliğin Her Aşamasını Olumsuz Etkiliyor


03.06.2015


Evlilik, insanoğluna bahşedile en büyük mutluluklardan biridir. Ancak iki farklı cinsin bir araya gelmesi, ayrıca karakter, anlayış, felsefe vb farklılıklar nedeniyle  zaman zaman bu mutluluk tam olarak yaşanmamaktadır. Bazen de mutluluk değil, kişinin hayatını bir azaba da çevirebilir.

Evli çiftlerin mutluluğunu engelleyen sosyal ve kültürel nedenler yanında cinsel sorunlar da etkilidir. Yapılan araştırmalara göre, boşanmaların %20 nedeni bilinen veya bilinmeyen cinsel sorunlardan kaynaklanmaktadır. Bazen çiftler bile, kavga ve anlaşmazlıklarının nedeninin aslında yaşanan cinsel sorunlara dayandığını veya cinsel tatminsizliklere dayandığını bilmeyebilir. Ancak gerçek budur.

Cinsel sorunlar, diğer evlilik sorunları gibi rahat konuşulmadığı, kimseyle paylaşılmadığı için çözülmüyor da. Evlilik hayatında, aldatma başta olmak üzere bir çok soruna neden olmaktadır. Bu konuda yeni başlayan Aile Danışmanlığı uygulaması bu soruna kimsen çözüm olacaktır. Ancak danışmanların da yeterli sayı da olmaması, alınan eğitimin yetersiz olması cinsel sorunların çözümünü geciktirmektedir. Bunun içinde “bir yastıkta kırk yıl” söylemi maalesef geçmişe ait bir hayat anlayışı olarak kalmaya mahkum gözüküyor.

Evlilikte yaşanan ve çiftleri huzursuz eden cinsel sorunlar temel olarak şunlardır:

Erkeklerde erken boşalma, çiftlerden birinin cinsel isteksizliği, Kadınlarda vajinismus, erkeklerde iktidarsızlık ve hipersexualitaedir.

Hipersexualite dışında diğer tüm rahatsızlıkların çaresi mümkündür. Sorunun büyüklüğüne göre altı ay içerisinde bir evlilik terapisti eşliğinde çözülebilir. Veya fizyolojik ise bir ürolog yardımıyla birkaç ay içinde çözüme kavuşabilir.

Bunun için yapmamız gereken şey, öncelikle asla sorunun üzerini örtmemek. Konuyu mutlaka bir uzmanla anlatmaktır. Çaresi olan şeylerde acze düşmek, kader değildir. İmtihan değildir. İmtihan ve teslimiyet tüm çarelere başvurduktan sonra kadare teslim olmaktır.

Ayrıca, cinsel arzular, açlık ve susuzluk kadar insanın doğasında var olan ve yaratıcı tarafında hayatın devamı ve güzelliği için konulan bir duygudur. Bu arzunun yaşanması, eğer sorun varsa giderilmesi için çare aranması insanın doğasının bir gereğidir.

Unutmayalım ki, her şey beyinde başlayıp, beyinde biter. Sizler istedikten sonra sorunların çözüme kavuşmaması mümkün değildir.

O zaman neyi bekliyorsunuz!