Bağlanma Kuramı ve Romantik İlişkiler

Bağlanma Kuramı ve Romantik İlişkiler


26.08.2014


Çocukluk yaşantılarının insan hayatı üzerine etkisi tartışmasız çok önemlidir. Zira hem kültürel alt yapımız hem de çeşitli psikoloji kuramları çocukluk yaşantılarının insanın bugününü ve geleceğini ipotek altına aldığını göstermektedir. Yaşantıların içeriğinin olumlu olması insanın kendine (benlik algısı) ve dünyaya bakışını olumlu etkilemekte, tersi durumlar ise hem kendinin hem de ilişkide bulunduğu insanların hayatını zindana çevirebilmektedir.

Bağlanma kuramının kurucusu olan Bowlby, bağlanmayı başka bir bireye karşı yakınlık arama ve bu yakınlığı sürdürebilme yetisi olarak tanımlamaktadır. Bebeğin ilk nesnesi yani ilk ve en önemli dayanağı annesidir. Bebeğin anne ile geliştirdiği ilişkisi sadece o anın değil neredeyse bütün hayatın provası gibidir. Zira Bowlby, temeli çocuklukta atılan anne çocuk ilişkisinin sadece o anı değil bütün yaşantıyı etkileyecek bağlanma stillerinin oluşmasını sağladığını söylemektedir. Bizim kültürümüzde de; ‘’Ağaç yaşken eğilir.’’ gibi çocukluk yaşantılarının önemini vurgulayan birçok özlü söz mevcuttur.

Çocuğun anne ile olan yaşantısının içeriği bağlanma stillerinin oluşmasını sağlamaktadır. Mary Ainswort ve arkadaşları yaptıkları gözlemler neticesinde; Güvenli, Kaygılı/Kararsız ve Kaçınmacı olmak üzere üç tür bağlanma stili keşfetmişlerdir.

Güvenli bağlanan çocuklar, ayrılık esnasında anneyi özlediğini ifade eden tepkiler verir ve kavuşma anında anneyi sevinçle karşılar, annenin gelmesiyle hemen sakinleşip oyununa dönebilirler.

Kaçınmacı bağlanan çocuklar, annenin ayrılmasından fazla etkilenmemiş görünürler ve annenin geri gelişine kayıtsız kalırlar. Bu sahte bir olgunluk göstergesi gibidir. Kucağa alındıklarında yönünü anneden çevirerek kucaktan inmek isterler. Annenin ortamdan gidiş gelişleri onları etkilemiyormuş gibi görünür.

Kaygılı/Kararsız bağlanan çocuklar, anneleri ortamdan ayrıldığında son derece huzursuz olmuşlardır. Annenin yeniden gelmesi onları sakinleştirmeye yetmemiştir. Bir taraftan annelerine sarılırken bir taraftan da onları itmektedirler. Güvenli bağlanan çocuklar anne gelince kolayca sakinleşip oyuna geri dönmelerine rağmen Kaygılı bağlanan çocuklar kolay kolay sakinleşememektedir.

Yine yapılan çalışmalar anne babaların bağlanma stillerinin çocuklarının bağlanma stilleri üzerinde doğrudan etkisi olduğunu göstermektedir. Güvenli bağlanan çocukların anne babalarının; şefkatli ve güvenli olduğu, Kaçınmacı bağlanan çocukların anne babalarının; tutarsız ve kısıtlayıcı olduğu, son olarak Kaygılı/Kararsız bağlanan çocukların anne babalarının ise; çocuklarına karşı soğuk ve ilgisiz olduğu tespit edilmiştir.

İlginçtir ki çocuklukta anne baba ile kurulan bağlanma stilleri, romantik ilişkilerde de devreye girmekte, eş seçimini etkilemektedir. Güvensiz bağlanan kişiler ekseriyetle güvensiz bağlanan kişilerle, güvenli bağlananlar ise güvenli bağlanan kişilerle ilişki kurmaktadır. Bütün bunlar çocukluğumuzda kazandığımız ilişki kalıplarının hayatımızı ne derece etkilediğini göstermektedir.

İnsanların çocukluk yaşantılarının neticesi olarak geliştirdikleri bağlanma stilleri, benlik algılarını ve diğer insanlarla girdikleri ilişkilerin kalitesini de belirlemektedir. Bağlanma yetişkinliğe kadar olan süreçte tek taraflı iken yetişkinlikten itibaren romantik ilişkilerle beraber iki yönlü bir hal almaktadır. Çocuklukta bağlanma davranışı güven arayışı üzerineyken, yetişkinlikte zaman zaman güven arayışı, zaman zaman ise güven temini üzerine kurulur. Yetişkin ilişkilerindeki bu karşılıklılık çiftlerin bağlanma stillerinin ilişkilerin gidişatı üzerindeki etkisini göstermektedir.

Hazan ve Shaver, bağlanma kuramı temel alınarak yetişkinlikteki romantik ilişkilerin gidişatı hakkında bilgi sahibi olunabileceğini, ayrıca insanların aşık olduklarındaki duygu ve davranışlarının erken dönemde şekillenen bağlanma stilleriyle paralellik gösterdiğini de savunmaktadırlar.

İnsanların sahip oldukları bağlanma stilleri sorun (kaygı/stres) anında aktif olur ve bu bağlanma stillerine göre soruna çözüm üretmeye, sorundan kaçmaya ya da sorunu yok saymaya çalışırlar. Yukarıda da bahsedildiği gibi insanların sahip oldukları bağlanma stilleri normal, sorunsuz zamanlarda değil problemlerin meydana gelmeye başladığı anlarda kendini gösterir. Stres anında güvenli bağlanan çocuklar/yetişkinler tutarlı ve güvenli tepkiler verirken, güvensiz bağlanmış çocuklar/yetişkinler tutarsızlık ve anne babaya karşı güvensizlik sergilemektedirler. Çocuklukta bağlanma stilleriyle ilişkili olarak sergilenen davranışlar yetişkinlikte romantik ilişkilerde de kendini göstermektedir.

Güvenli bağlanan yetişkinler, kendilerini değerli, sevilebilir algılamakta, başkalarına karşı sevgi besleyebilmekte ve bir sorunla karşılaştıklarında çözüm için çaba sarf etmektedirler. Yapılan çalışmalar güvenli bağlanmış çiftlerin ilişkilerinin daha doyurucu ve uzun sürdüğünü göstermektedir.

Kaçınmacı bağlanan yetişkinler, ilişki kurmak istememekte, genelde partnerlerine karşı soğuk ve ilgisiz davranmakta, ilişkilerinde kıskanç olup sık sık duygusal gel gitler yaşamaktadırlar.

Kaygılı/Kararsız bağlanan yetişkinler ise romantik ilişkilerde eşlerinin onları terk edeceği kaygısını taşırlar, kıskançtırlar ve reddedilme korkularını çok sık yaşarlar.

Bu yazı boyunca ele alındığı gibi bağlanma stilleri, anne-baba-çocuk ilişkisi çerçevesinde öğrenilmiş duygu, tutum ve davranışlardır. Bir davranışın, duygunun ve tutumun olumsuzu öğrenilebilmişse;’’ sağlıklı ve güven dolu bir ortam, güvenli bağlanmış bir eş ya da psikoterapi…’’ sayesinde bu olumsuz öğrenmeler tersine çevrilebilir. Yani çocuklukta kaybedilen güven duygusu olumlu ve destekleyici bir ortam ya da psikoterapi sayesinde tekrar kazanılabilir.

Yazıya bugünün ve geleceğin anne babalarına ithafen Bağlanma Kuramının kurucusu olan John BOWLBY’nin bir sözüyle son vermek istiyorum;

‘’Ebeveynlik ile meşgul olmak büyük oynamaktır.’’