Sevgi (li) Mi?

Sevgi (li) Mi?


15.10.2014


Ya cidden anlamıyorum. Nedir bunların derdi? Hep aynı şey! Arıyor, soruyor özel davranıyor ama o özel kısmı hep sınırda sanki. Bazen “hiçbir şey” iz, bazen “her şey” den de öte. Cidden anlamıyorum Ümran Hanım.

Yani birini ya yanında istersin ya da istemezsin. Sabahlara kadar mesajlar, konuşmalar, sohbetler gırla gitsin; ondan sonrası üç gün sonra gelen bir “ne haber yahu?” cevabı yapıştırasım geliyor “iyidir asker arkadaşım senden ne haber” diye.

Yediremiyorum da “biz şimdi ne oluyoruz gel bir açıklık getirelim” demeye. Zaten sorasım da yok. İlişkinin doğasına aykırı değil mi durduk yerde referanduma açar gibi gel bir ad koyalım demek. Bir şey ya vardır ya yoktur. Kendiliğinden gelişmiyorsa zaten olası değil de…

Böyle sevgi, böyle ilişki olur mu? Ben niye yalnızım diye bunalıma gir dur ondan sonra. Yalnız olmak istemiyorum ama dengesizliğe de böyle kurulan eksik gedik ilişkilere de tahammül edemiyorum”

Danışanımın cinsiyetini özellikle belirtmedim çünkü her iki cinsin günümüz şartlarında çok fazla yaşadığı bir sorundan dem vuruyor.

Haz çağındayız, hız çağında. İlişkiler de bundan payını olabildiğine alıyor. Ya çok hızlı yaşanıyor her şey ya da “ya daha iyisi varsa” diye olabildiğince yavaştan alınıyor büyük bir titizlikle. İlişki normalleri normalin üstünde seyredince genel geçer bir model kalmıyor insanların baş etmesi için.

Bu durum ister istemez düzgün bir ilişki yaşama konusunda ümitlerini de azaltıyor insanların. Ne yapacaklarını şaşırdıklarından ya yalnızlaşıyor ya da kalitesiz ilişkilere razı oluyorlar.

Peki ne yapmalı? Günümüzde hali hazırda ilişki normları sarsılmış olsa da sarsılmaması gereken belli değerler vardır ve bunların üzerinden hareket etmeli. Sevgi, değer, güven, şefkat, sadakat, ilgi, önem, merhamet, kararlılık, fedakârlık vs. Bir ilişkide bu ve benzeri değerler olmazsa olmazlardır. Bunların olmadığı bir ilişki eksiktir. Ama tüm bunlardan öte ilişkiyi kabul etmekle başlar her şey. Karşıdakini her şeyi ile koşulsuz kabul edip, onu hayatının bir parçası olarak kendi yaşamın içine almak,sana ve hayatına dokunmasına izin vermek

Davranışçı terapinin en temel ilkesi haz ilkesidir. Bir davranışın sonucu size haz, mutluluk, keyif vs gibi olumlu duygular yaşatıyorsa o davranışı yapma sıklığınız artar. Yani sonucunda mutlu, keyifli olduğunuz bir davranışı tekrar etme olasılığınız yüksektir. İlişkilerin en az bir evresinde (ki bu en az bir evre ise muhtemelen başlangıç evresidir) çiftler karşılıklı olarak bunu hissederler. Birlikte vakit geçirmek, sohbet etmek, telefonlaşmak, mesajlaşmak, el ele tutuşmak, sarılmak, dokunmak, uyumak, birlikte gülümsemek, hüzünlenmek o kadar keyiflidir, o kadar mutluluk vericidir ki çiftler sürekli yan yana olmak, bu hazzı tekrar tekrar yaşamak isterler.

Dolayısıyla bu işin “acaba”sı yoktur. Karşınızdaki kişi size değersiz hissettiriyor, dengesiz davranışları ile sizi mutsuz ediyor, ilişkinin ilk evresi için bile fazla mesafe koyuyorsa o kişi ile ilişki ihtimali zayıftır. Çünkü karşınızdaki sizinle olmak istediğinden emin değildir.

Tüm danışanlarıma dikkat çektiğim gibi size de dikkat çekmek isterim ki buradan sonrasında yaşadıklarınızın tüm “sorumluluğu” SİZE ait olacaktır. Karşınızdakinin dengesiz davranışlarına rağmen üzerine gitmeniz onun tüm yaptıklarına izin vermeniz anlamına gelecektir. O nedenle bunu ya kabullenecek ya da değiştirmek adına bir şeyler yapacaksınız.

O halde şunu hatırlamakta fayda var: Her ilişkide “isteme” hakkı kadar “reddetme” hakkı da vardır ve her iki hak da kutsaldır. Sırf ilişki talebi reddedildiği için öldürülen insanların olduğu ülkemde uslanmaz bir iyimser olabilirim ama olması gereken budur. Aksi durumda ilişki bir taraf için sadece mutsuzluk sebebi olur. Dolayısıyla karşınızdakinin yanınızda olmak istediğinden emin değilseniz o kişiye emin olması için zaman tanımanız gerekiyor demektir. Tabii siz de ona bu şansı tanımak istiyorsanız.

Evet, şans dedim. Karşı tarafla bir duygusal ilişki içinde olmak isteyen birisi için mesafe koymak ve uzak durmak şanstan çok acı verici bir deneyim olarak adlandırılabilir ancak bu şu anki bakış açınız ve algınızdır. Uzun vadede kendinizi kontrol edin o halde.  Yakın davrandığında sevinçten uçup sonrasında telefon başında beklediğiniz ya da onca coşkulu sohbetlerden sonra birden bire “herhangi biri gibi” karşılandığınız anlar arasında yaşadığınız acı dolu geçişleri hayal edin. Hangisi daha acı verici bir deneyim? Uzayan ve tavsayan bir dengesizlik mi zaman verme ile sonuçlanan bir nihayetlilik mi? Ayrıca yine önemli bir başka soru da bu ilişkide bu kadar ısrarcı olmanız gerçek bir istek mi yoksa yalnız kalmama adına diretilen bir durum mu?

Adı üzerinde karşınızdaki partner adayı, doğru kişinin ya da birlikte olmak istediği kişinin siz olduğundan “emin değil”. O halde uzaklaşın ve bir müddet “sizsiz” bırakın onu ki gerçekten olmadığınızda ne hissedeceğini bilsin. Ancak bunu kadınsı bir kin ya da erkeksi bir hırs ile cezalandırma mekanizması olarak düşünmeyin. Günümüzde pek çok insanın düştüğü bir hatadır bu. Biraz geri çekilip karar vermeye olanak tanımak karşınızdakini yokluğunuzla cezalandırıp karar almaya zorlamak değil psikolojik bir gerekliliktir. Varlığınız, yokluğunuza olanak tanımadığından olmadığınızda ne hissedeceğini, tekrar ve sürekli sizi hayatında isteyip istemeyeceğini test etmemiştir.

Pek çoğuna göre aşk dolaysız bir şeydir ve birdenbire olur. “Kendiliğinden gerçekleşmesi gereken bir şey” için fazla mekanik bir öneri gibi gelebilir size. Ancak kimilerinin duygusal kanalları daha kapalıdır. Önceki ilişkileri ya da anne baba partner ilişkisinde tanık olduğu bir takım olumsuz yaşantılar gibi pek çok neden buna yol açmış olabilir. Sebebi her ne olursa olsun çevremizde pat diye duygularına ulaşamayan birçok insan var ve bu insanların duygusal kanallarını açmak için ihtiyaçları olan vakumu zaman sağlıyor.  Bırakın düşünsün ve net bir cevapla dönsün.

Buradan bakıldığında net bir “karar cevabı” almak da sonuna kadar hakkınızdır. İster olumlu ister olumsuz olsun, gerekli zamanı almış kişinin bir cevap vermesi de onun sorumluluğundadır artık. Kişinin bu tarz gel gitler yaşamasının sebebi her ne olursa olsun, siz bu sebeplerin bir parçası değilsiniz. O sebepleri hayatından çıkarıp sizi hayatına dahil edip etmeme kararı onun seçimidir. Geriye reddetme ve isteme hakkına da saygı duymak ve yolumuza devam etmek kalıyor.

Bu zaman içinde sizin de kararınız değişebilir elbette. Durumun sizi nasıl yorduğunu ya da hissettiğiniz olumsuz duyguların artık olumlu bir duygulanıma izin vermeyecek denli karşıdakinden uzaklaştırdığını fark edebilirsiniz. Aslında sizin de bıraktığınız boşluklar olduğunu görebilir devam etme durumunda eksik kalan parçaları tamamlama sözü vererek yeni kararlar alabilirsiniz. Sonuç her ne olursa olsun verilen zaman olgun ve yetişkin tarzında beklenen bir süreçle taçlandırılmışsa gerçekten her iki taraf için de olumlu bir yenilenme ve gelişme fırsatıdır.

Karşınızdaki uslanmaz bir dengesiz ise yapacak bir şey elbette yok. Ama böyle bir ilişkide değişmesi gereken öncelikle sizsiniz. Siz değişirseniz karşınızdaki bir karar vermek durumunda kalır. Ya yanınızda olacak ya geride duracaktır. Bunu olgunlukla yapmak ve kararlara saygı duymak yetişkin bir insanın sevgi ve ilişki modelinin bir parçasıdır. Tüm çabalarınıza rağmen kendinizi alamadığınız dengesiz ve acı verici bir ilişkinin parçası iseniz ya da bunu sadece yalnız kalmamak adına yaşıyorsanız bu konuda başka mekanizmalar sizi yönlendiriyor demektir. Bu artık sevgi / bağlılık eksenli bir yaşantıdan acı / bağımlılık eksenli bir yaşantıya dönüşmüş ise yardım alın ve hak ettiğiniz sevgi dolu ilişkiye nasıl ulaşacağınız konusunda bir yolculuğa çıkın.

Unutmayın bu dünyada sizden bir tane var. Her insan değerli, özel, önemlidir! Bunun tersini hissettiren insanlar varsa çevrenizde buna izin veren sizsiniz. Siz değişin yeter! Hayat hep bir başlangıç fırsatı sunuyor insana. Bunun için sıfırlanmaya gerek duymayın ve eksildiğiniz noktada bir nefes alıp çoğalmaya fırsat tanıyın.

Eğer bir ilişkiniz varsa geliştirmek için fırsatlar yaratın. Yalnızsanız neden yalnızım diye sormayın. Yalnız olmak istemediğiniz halde yalnızsanız yeni bir ilişki için güç toplamaya ihtiyacınız var demektir. Bekleyin ve güç toplayın sizi bekleyen sıcacık ilişki için.