Erken Boşalma ile Elde Edilen İktidar

Erken Boşalma ile Elde Edilen İktidar


03.12.2014


Erken boşalma cinsel terapistlerin favori cinsel işlev bozukluğudur.Çünkü son derece yaygın ve zahmetli olmasına rağmen bir çok vaka, cinsel terapiyle bir hayli kolay tedavi edilmektedir. İkili ilişkilerinde güç ve iktidar savaşlarının yaşanmadığı,semptomun bilinçaltı bir alana hizmet etmediği vakalarda cinsel terapi  ile gelişen işlevsellik her iki eşte de mutluluk ve rahatlama sağlar. Ancak kaydedilen gelişme, her ikisi için de bir hayli tehdit edici de olabilir. Özellikle kadın bu sırada depresif ya da kaygılı olma eğilimi gösterebilir. Kadın bu duyguların ve kaynaklarının farkında olup bunları bu şekilde yaşayabiir ya da farkında olmayıp tedaviyi sabote ederek bu duyguları dışa vurabilir. Bunu işbirliği yapmayı reddetme,sıkıldığını belirtme ya da daha kötüsü bunları tedaviye dair artan bir isteksizlik gösterme şeklinde yapabilir.

Bu nokta da bazı kadınlar eşlerinin olumlu olan deneyimlerini de görmezden gelir.Onların eleştirisini yapar,cesaretini kırar,boşalma kontrolünü elde edebilselerde diğer alanlarda yetersiz ve itici olmaya devam edeceklerini bilmelerini sağlar. Bir nevi erken boşalmayla birlikte farkında olarak veya olmayarak, ilişki içinde bir iktidar elde etmiştir. Partnerinin iyileşmesi demekte iktidarın elden gidebileceği anlamı taşımaktadır.

Erkeğin iyileşmesine gösterilen böyle olumsuz duygusal tepkiler, çoğu kez kadının derin güvensizliklerinden kaynaklanır. Kadın kendini yetersiz ve güvensiz bulur, erkeğini elinde tutamayacağını düşünür.Erkeğin yetersizliği ve kadının bunu hoş görmesi erkeği kadına bağımlı kılar. Erkek işlevsel olmaya başladığında daha çekici olan başka kadınlar aramayacak mıdır ? Tabii, burada erkeğe de sorumluluk düşmektedir. İkili ilişkideki ,ilişki doyumuna önem  vermeli,partnerinin değer gördüğüne ve sevildiğine dair güven vermesi gerekmektedir. 

Erkek işlevini yerine getirmeye başladıktan sonra ortaya çıkan bir başka kaygı kaynağı, kadının cinsel yetersizliğidir. Erken boşalan erkeklerin eşlerinin büyük bir kısmı,bir dereceye kadar orgazmik bozukluk yaşamaktadır.Beklendiği üzere,kadınlar ve eşleri bunu erkeğin sorununa bağlarlar.Netice de erkek çok hızlı bir şekilde boşalıyorsa ,kadından orgazm olması nasıl beklenebilir ki. Oysa ,bizzat kadının bağımsız bir cinsel bozukluğa sahip olduğu vakaların büyük bir bölümünde böyle bir varsayımda bulunmak hatalı olur. Uzun bir süre , erkeğin erken boşalma sorunu,kadının sorununu örtbas etmeye hizmet eder;erkeğin şimdi oldukça uzun süreli cinsel birleşmede bulunabilmesi ve kadının boşalamaması çifti,kadının problemiyle yüz yüze getirir. Bu durum bir hayli tehdit edicidir. Özellikle de ailede erkeğin sorun kaynağı, kadının da mağdur olarak görülmesi yer etmişse.

Anlatacağım vaka tipine cinsel terapistler olarak ara sıra rastlarız. Bekâr olan 35 yaşındaki tekstil işletmecisi Hakan , boşalma süresini uzatacak bir ilaç talebiyle geldi. Sevgilisi çok çabuk boşaldığını ve orgazm olamadığı için şikayetçiydi. Sorduğum sorular üzerine, Hakan birleşme esnasındaki boşalma süresinin  20 dakika sürdüğünü söyledi.Erken boşalma sorunu olduğuna inandığını görünce hayretler içinde kaldım. Belli ki sıkıntı içindeydi ve kız arkadaşının yorumlarına incinmişti. Onu mutlu etmeyi çok istiyordu.

Ortalama bir erkeğin cinsel birleşme esnasında ne kadar dayandığını düşündüğünü sordum. Kırk dakika cevabını verdi. İş yerindeki erkeklerin 30 ile 60 dakika arasında değişen cinsel birleşme sürelerinden bahsettiklerini söyledi. Ortalama  bir erkeğin dayanma süresinin 5 ile 10 dakika arasında olduğunu söylediğimde  bana inanmakta zorlandı. Erken boşalma sorunu olmadığını duymak onu rahatlatmadı. Boşalmasını ne kadar uzatabileceğini hâlâ bilmek istiyordu ve ona ilaç vermek istemememize üzüldü. Ona ısrarla kız arkadaşıyla görüşmeye gelmesini tavsiye ettim ama bu konu da gerekeni yapmaması beni şaşırtmadı.

Bu olgu,sık sık görülen ve erkeği orgazm mücadelesinden sorumlu tutan kadın dinamiğini ortaya koyar. Kadın, erkeği erken boşalan biri olarak etiketler ve böylece kendi cinsel işlev bozukluğunu gizler. Öte yandan,Hakan’ın kız arkadaşı kadınların cinsel birleşme sırasında kolayca ve düzenli olarak orgazma ulaştıklarına dair yanlış inançlara,mitlere sahip olabilir. Kadınların sadece üçte birinin düzenli olarak orgazma ulaştığını ve bunun genellikle Hakan’la yaşadığı kadar uzun cinsel birleşmeyle olmadığını bilmeyebilir.

Bu tür tepkilerin önüne geçmek için her zaman, cinsel terapilerimin ilk görüşmelerinde erken boşalmanın iyi bir prognoza , nasıl bir seyre sahip olduğunu iyice açıklığa kavuştururum. Önce erkeğin erken boşalma sorununa odaklanırız. Ama erkeğin tarafında başarılı bir boşalma kontrolü sağlanması,kadının cinsel işlevinin iyi olacağını garanti etmez. Kesinlikle etmez. Kadının cinsel işlevi ancak erkek kontrolü elde ettikten sonra değerlendirilebilir. Eğer kadında bir sorun çıkarsa,bu o zaman tedavi edilir.

Daha önceden erken boşalan erkeğin eşinde orgazm sorunu olduğunun ortaya çıkarılması birtakım olumsuz tepkilere yol açsa da,nihai sonuç iyi olur;çünkü bu durum,kadına da tedaviden yarar görme fırsatı sağlar. Bununla birlikte,erkeğin iyileşmesine kadının gösterdiği bu tür olumsuz tepkiler uzmanlarca terapötik duyarlılıkla ele alınmadığı taktirde erkek boşalma kontrolünü kazanmadan , terapinin çift tarafından sonlandırılmasına neden olabilir

Erken boşalmaya dair yanıtlanmamış bir sürü soru vardır. Bunların arasında en başta geleni,sorunun nasıl tanımlanacağı sorusudur.Erken boşalma sorunu gerçekten ne kadar ciddidir? Hiç kimse bu sorun yüzünden ölmez; bu sorunda erkekle partnerine haz ve doyum getiren birleşme dışı geniş bir cinsel davranış yelpazesinin yanı sıra aslına bakarsanız cinsel ilişki de mümkündür.

Erken boşalma şikâyetleri, sadece sınırsız cinsel ilişki arayan yahut medya güdümlü veya kültürel beklentileri amaç edinen erkekleri ve onların partnerlerini mi işaret eder?  “Erken” kelimesinin gerçekten ne anlama geldiğini kim belirler?

Erken boşalma bir hastalık mı, tarzı hali mi yoksa cinsel işlev bozukluğu mudur? Ya da kısa veya şişman olmak gibi, sadece normal çan eğrisinin bir ucu mudur? Bu bozukluğun gerçek yaygınlığı nedir? Fizyopatolojisini ve etiyolojisini ne açıklar? Sorunu tedavi etmeye neden gerek vardır? Erken boşalma erkek ve partneri için gerçekten acı verici ve rahatsız edici  midir? Acaba ilaç sanayii erkeklere ve çiftlere uzatılmış cinsel ilişki süresi imkanı sağlayarak, kâr elde etmek için mi bu sorunu yaratmıştır?

Erken boşalma,boşalma refleksi üzerinde yeterince istemli kontrol sağlanamamasıdır.  Bazı refleksler istemli kontrole bağlıdır,bazıları da değildir. Erkeklerde ereksiyon,kadınlarda vazokonjesyon istemli kontrol altına alınamaz.Boşalma ve orgazm ise alınabilir.Normal bir kişi orgazmı erteleyip,istediğinde de ‘’serbest bırakabilir’’. Erken boşalan bir kişi bunu yapamaz. Uyarılmanın kritik bir aşamasına gelir gelmez refleksif bir şekilde boşalır.

Erken boşalmaya hazırlayıcı sebepler vardır. Makalemizde de bunlardan bir tanesini  ‘’Erken Boşalma ile Elde Edilen İktidar’’ başlığı adı altında ele aldık.

Gayretli çabalarımıza rağmen,erken boşalma tedavisi için başvuran kişilerin hepsine yardım etmek mümkün değildir. Bazılarında,hiçbir müdahale,tek başına psikoterapi,tek başına ilaçlı tedavi veya kombine tedavi erkek veya çiftin eski travmalarının,yıllar süren yıkıcı ilişkilerinin sonuçlarının ve psikolojik kaynaklarının üstesinden gelemez.

Danışanların büyük psikolojik kazanımlar elde ettiği ama boşalma üzerindeki kontrollerinin düzelmediği örnekler vardır. Benzer şekilde, erkek boşalma süresinden kayda değer gelişme gösterebilir fakat ilişki sorunları sürebilir.

Psikoterapi ve ilaçlı tedavinin sınırları vardır. Herkese yardım edemeyiz ; danışanların hepsi sorunlarının çözülmesini istemez. Bazı danışanlar başka bir terapist veya doktorla daha iyi bir performans gösterebilir. Ancak bazıları herhangi bir tedaviden faydalanamaz. Bu tür vakalar ne kadar direnç dolu olursa olsun,genelde çoğu erkek ve çift tedavide cinsel,psikolojik ve ilişkisel anlamda makul kazanımlar elde eder.

Kaynakça:

-Cinsel Terapi El Kitabı-Helen Singer KAPLAN

-Cinsel Terapi İlkeleri ve Uygulamaları Sandra R. LEİBLUM