Psikoterapi Çeşitler


Psikoterapi'de bir taraftan iyileşmeyi talep eden kişi ve/veya kişiler, diğer taraftan iyileşmeye aracı ve yardımcı olacak veya iyileşmeyi sağlayacak kişi veya kişiler vardır. İşin başında çok bilinmeyenli denklem oluştu bile. Terapiste müracaat edenler bir kişi ya da kişiler, aile veya sülale olabilir. Bu yapıların durumuna göre terapi tekniği yaklaşımı ve psiko-patolojik  olarak kavramlaştırılması farklı farklı biçimler arzeder. Bunların detayına birazdan gireceğiz. Diğer taraftan terapist olarak yer alan kişi, bir hekim ya da bir terapist olabilir, ko terapistiyle birlikte iki terapist olabilir veya bir araştırma merkezinde terapiyi yürütürken diğer terapistlere eğitim veren bir konumda olabilir. Bu şartlarda da terapist ve/veya terapistler açısından farklı dinamikler ortaya çıkmaktadır. Tıpkı bilardo masasındaki topların durumu gibi. Bu iki taraflı ilişkiyi, çeşitli bağlamlarda ele alarak bir teknik sınıflandırma yapmak mümkündür. Bütüncül terapinin kastettiği şey de bir olguya veya fenomene her boyuttan ve farklı zaman dilimlerinde bakabilme yeteneğini sağlamaktır. Olaya mekânsal perspektifte yaklaştığımızda; ofiste yapılan psikoterapiler, hastanede yapılan psikoterapiler, eğitim kurumlarında yapılan psikoterapiler ve dışarıda yapılan psikoterapiler şeklinde bir sınıflandırmaya gidilebilir.

Psikoterapiyi kimlerle yapıldığı perspektifiyle bir sınıflandırmaya tabi tutacak olursak, bir kişiyle yapılıyorsa bireysel terapi, çiftlerle yapılıyorsa eş terapisi, aileyle yapılıyorsa aile terapisi, sülaleyle yapılıyorsa sülale terapisi, grupla yapılıyorsa grup terapisi  adını alır.

Hekim açısından bir değerlendirme ve tasnif yapılacağı zaman;, bir hekim tarafından yapılan, iki terapist tarafından yapılan veya heyet önünde yapılan çalışma şeklinde bir gruplandırma yapılabilir. Psikoterapi, hastanın hekimden beklentilerine göre de sınıflandırılabilir: Hasta terapistinden sadece anlaşılmayı bekleyerek terapiye gelebilir. Mesela haksızlığa maruz kalmış bir insanın maruz kaldığı haksızlığı kimseye anlatamamış ya da anlaşılmamış olabilir. Hasta, anlaşılmak ya da derdini paylaşmak için de terapiye gelebilir. Özellikle bir nesnenin kaybından sonra yaşanılan yas reaksiyonu acısını paylaşmak için hekime gelebilir. Hasta, terapistine sadece destek almak için gelebilir: Bu durumda o hastanın ego  ideallerini gerçekleştirmek için motivasyona ihtiyacı vardır ve bu motivasyon ve desteği almak için hekimine gelmiş olabilir. Hasta terapistine sadece semptomunu ortadan kaldırması amacıyla gelebilir: Mesela cinsel işlev bozukluklarında erken boşalmayı önlemek/ortadan kaldırmak böyle bir başvuru sebebidir. Hasta terapistine semptomunu bastırmak için gelebilir: Herhangi birine karşı hissedilen öfkeyi kontrol altına almak için gelinebilir. Hasta semptomunu değiştirmek için hekime gelebilir: Tırnak yeme problemi yerine daha Zarasız bir semptom kabulünü gerçekleştirmek üzere gelebilir. Hasta hekimine davranışlarını düzeltmek amacıyla gelebilir. Hasta hekimine bilişsel süreçlerdeki çarpıtmaları düzeltmek amacıyla gelebilir. Hasta hekimine derinliğine bir analiz yaptırarak kişiliğini değiştirmek amacıyla gelebilir. Hasta hekimine anlam veremediği anksiyetesini tedavi etmek amacıyla gelebilir. Hasta hekimine sekonder kazançlar amacıyla ya da sosyal bir rol olarak algıladığı için gelebilir. Bu açılardan bakıldığında hastanın hekimden talebine göre bir psikoterapi sınıflandırması yapmak mümkündür.

Terapist perspektifinden bakıldığında ise psikoterapi çok çeşitli bağlamlarda sınıflandırılabilir. Hekimin hastaya yaklaşma tutumuna göre hastayı anlamaya, paylaşmaya, desteklemeye, problemleri bastırmaya veya derinliğine araştırmaya yönelik bir psikoterapi tekniği seçilebilir.

Hekim bir psiko-patolojik anlayışa göre hastasına yaklaşmaktadır. Bu psiko-patolojik anlayışın içeriğine göre de bir sınıflandırma yapmak mümkündür. Hekim, hastasının sorunlarını davranışçı, bilişsel, dinamik, varoluşçu ve transanksiyonel bir bağlamda ele alabilir veya bunların alt gruplarına giren okulların psiko-patolojik hastalıkları kavramsallaştırması doğrultusunda yaklaşımda bulunarak buna göre bir sınıflandırma yapılabilir. Hekim ruhsal rahatsızlıkları tedavi etmek için bir takım yöntemler ve teknikler uygulayabilir ki bu yöntem ve tekniklere göre de bir sınıflandırma yapmak mümkündür. Konuşarak, oyun oynayarak, resim yaptırarak, müzikle ve dokunarak tedavi gerçekleştirilebilir. Terapilerin büyük bir ekseriyeti konuşma üzerinde cereyan etmesine rağmen diğer terapi tekniklerinin de kullanıldığını görmekteyiz.

İnsanın dış dünyaya açılan beş duyusu ve içerimizde bunların muhtelif kombinasyonları mevcuttur. Bu beş duyunun her birine göre de tedavi teknikleri geliştirmek mümkündür. Görsel olarak bir takım sanat terapileri, belirli mekânların izletilmesi belirli resimlere baktırılması, belirli tiyatro oyunlarının izletilmesi, travmaya maruz kalınan bölgelerle görsel olarak yüzleşilmesi, travma mekânlarına gidilmesi, korkunun desensitizasyonunda resimden canlısına kadar görsel malzemenin kullanılması. İşitsel olarak bakıldığında ritm tedavisi, musiki tedavisi, muhtelif seslerin dinletilmesi (su sesi, doğa sesi, kuş sesi, dalga sesi vb.) dokunsal olarak dans terapisi, dokunmatik terapi, seks terapisinde vücut masajı, partner vücudunun masajı, duyulara odaklanılması vd. Koku ve tat ile ilintili olarak da koku ve tada bağlı çağrışım zincirlerinin sağlıklı linklerde bağlantılarının kurulması sayesinde oluşturulabilen tedavi teknikleri bulunmaktadır.

Burada özellikle konuşmayla bağlantılı olarak yapılan terapi çok önemlidir. Bütün terapilerin büyük çoğunluğu konuşularak yürütülür. Çünkü insanoğlunun insan olma özelliğinin en temel belirtisi konuşma özelliğidir. Konuşma beş duyuyla şekillenmiş olan içsel tasarımların simgeyle dile gelmesidir. Konuşmanın nitelik ve niceliğine göre bir psikoterapi sınıflaması yapılabilir. Konuşmanın yumuşaklığı, sertliği, baskınlığı, hızlı veya yavaş olması birer teknik olabilir. Bu bağlamda konuşmanın içeriğine göre de terapi, telkin düzeyinde inandırma ve iknaya ulaşmak, yol gösterme ve rehberlik etmek ve danışmanlık hizmeti vermek için kullanılabilir. Psikopatolojik yaklaşımla davranışçı terapi yönteminde ise nefes egzersizleri, progresif gevşeme, şartlı koşullama, yüzleştirme, maruz bırakma, rol yapma, ödül-ceza tekniği, pekiştirme ve söndürme şeklindeki teknikler uygulanabilir ve sınıflandırma da buna göre yapılabilir.

Bilişsel bir psiko-patolojik anlayış düşünülecek olursa, çalışılan katmana göre terapi sınıflandırılabilir ki bu durumda otomatik olumsuz düşüncelerin belirlenmesi ve değiştirilmesine yönelik psiko-terapötik yaklaşım, temel kabullerin belirlenmesi ve değiştirilmesine yönelik psiko-terapötik yaklaşım ve temel şemalara inerek onların değiştirilmesine yönelik psikoterapötik yaklaşımlar ortaya çıkmaktadır. Bilişsel terapinin uyguladığı tekniklere göre de şöyle bir sınıflandırma yapılabilir: Negatif düşünceyi belirleme, düşünce ile duygu bağlantısını gösterme, düşünce ile inanma yüzdesini orantılandırma, olumsuz düşünceye alternatif düşünce geliştirme, düşüncenin kâr ve zararını hesap etme, mevcut bir gerçekliği kabul etme, soruna düşey/dikey inişle yaklaşma, düşünce-duygu-davranış kısır döngüsünü kırma, düşünce durdurma, düşünce değiştirme, paradoks yaklaşım ve probleme problem çözücü olarak yaklaşma becerisini edindirme teknikleri.

Psikodinamik formülasyona göre bir yaklaşım tercih edildiği zaman şu yöntemler dikkate alınarak terapi uygulamaları yapılabilir. Serbest çağrışım, rüyaların yorumlanması, dil sürçmelerinin incelenmesi, simgelerin incelenmesi, dirençlerin incelenmesi, aktarımın yaşantılanması ve açıklamalar ve yorumlar
Bunun dışında mekânın değiştirilmesi, mesleğin değiştirilmesi, eşin değiştirilmesi, eşyanın değiştirilmesi ve çeşitli rehabilitasyon hizmetleri gibi ek tedavi teknikleri de kullanılabilir ki, bu bağlamda da bir psikoterapi sınıflandırması yapmak mümkündür.

Biz bu şekildeki terapi çeşitliliğine ve bunların çaprazlanması sonucu ortaya çıkacak olan psikoterapi sayısına burada değinemeyeceğiz. Bunları bir bütüncül psikoterapi şemsiyesi altında dört ana kümeye ayırarak sınıflandırmaya çalışacağız. Bütüncül psikoterapi; hastanın psiko-patolojik  gelişim hikâyesiyle bağlantılı olarak; davranışçı, bilişsel (Kognitif), dinamik ve varoluşsal bir formülasyona tabi tutulacaktır. Bu yapılar tek başına patolojiye neden olabileceği gibi birkaçı bir arada bulunarak da bir patolojiyi oluşturmuş olabilir. Ancak böyle bir sınıflandırma hastayı doğru bir şekilde anlamamızı sağlayacak ve iyi bir formülasyon yapmamızı temin edecektir. Yaptığımız bu formülasyona göre de bir tedavi prosedürü hazırlayacak ve yukarıda geçen tedavi tekniklerinin uygun olanlarını tedavinin uygun aşamalarında uygulamaya geçireceğiz.
Bu sayede tek bir psiko-patolojik öğretinin sınırlarına hapsolmaktan kurtulacak ve hastaya yararlı olacak daha geniş bir hareket kabiliyeti bulduğumuz terapi alanında birçok tedavi tekniğini uygulayabileceğiz. Yaptığımız çalışmalarda uyguladığımız bu bütüncül terapinin hastalara daha yararlı olduğu gösterilmiştir.

Kaynaklar:
-Uz.Dr.Tahir ÖZAKKAŞ - Bütüncül Psikoterapi