CİSED Duygusal Tacizin Cinsel Taciz Kadar Yıkıcı Etkileri Olduğunu Açıkladı...

25 Ekim 2018

CİSED GENEL BAŞKANI PSİKOTERAPİST CEM KEÇE: “HER TÜRLÜ TACİZ HASAR BIRAKIR!”

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, duygusal tacizin cinsel taciz ve fiziksel taciz gibi kolayca fark edilemediği için çok daha yıkıcı sonuçlar doğurabileceğine dikkat çektiler.

HER TÜRLÜ TACİZ HASAR BIRAKIR

CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, “Fiziksel, cinsel ve duygusal taciz, ne yazık ki toplumumuzda kültürel manzaranın bir parçasıdır. Ancak kolayca fark edilememesi ve sürekliliği olması açısından bunlardan en sinsisi duygusal tacizdir. Duygusal taciz partner ya da aile ilişkilerinde ya da iş yaşamında karşımıza çıkabilir ama çoğu zaman bunun farkında olmayız. Duygusal taciz, asıl çabanın duyguları ile oynayarak birini kontrol etmek olduğu acı verici ve ciddi bir taciz çeşididir ve özellikle kadın-erkek ilişkilerinde gizli bir tehlike olarak yaşanır” dedi ve her türlü tacizin hasar bıraktığının altını çizdi.

DUYGUSAL TACİZ NEDİR?

Keçe, duygusal tacizin, tıpkı fiziksel taciz gibi, başka bir kişiyi kontrol etme girişimi olduğunu belirterek şunları söyledi: “Duygusal tacizdeki fark, vurmak, tekmelemek, itmek veya diğer fiziksel temaslarda bulunmak yerine, duygu, düşünce ve sözlerin bir silah gibi kullanılmasıdır. Sürekli eleştirme, kişinin davranışlarını kontrol altında tutmak için yaptığı her şeye karışma, sözlü saldırı ile suçlama ve aşağılama, küçümseyici ve aşağılayıcı bir dille konuşma, cezalandırma amaçlı davranışlarda bulunma (ör. küsmek, yok saymak, lakap takmak vb.), kişiyi destekleyici çevresinden arkadaşlardan ve aileden uzaklaştırma ya da terk etmekle tehdit etme, bu silahlardan yaygın olarak kullanılanlardır. Duygusal taciz, iç çekme, yüz buruşturma, dudak bükme ve bakışlar gibi vücut dili kullanılarak ya da kaba, kırıcı ve kötü sözlerle açıkça yapılabileceği gibi, görmezden gelme, uzak durma, değer vermeme ve umursamama gibi davranışlarla dolaylı olarak da yapılabilir. Duygusal taciz davranışları süreklilik gösterdiği için ruhsal açıdan fiziksel tacizden daha yıkıcı bir etkiye sahiptir. Duygusal tacizi bu kadar yıkıcı yapan diğer bir faktör, mağduru kendini suçlamaya yöneltmesi ve maruz kaldığı kötü davranışları hak ettiğini düşünerek duygusal tacizi normal olarak görmesidir. Bu durum kişinin özgüvenini ve özsaygısını kaybetmesine, kaygıya, travma sonrası stres bozukluğuna, depresyona, cinsel işlev bozukluklarına yol açabilir.”

KADIN - ERKEK İLİŞKİLERİNDE DUYGUSAL TACİZ

Yakın ilişkilerde zaman zaman olabilecek duygusal taciz davranışlarının, süreklilik gösteren gerçek duygusal tacizden farklı olduğunu ifade eden Keçe, “Bu noktada duygusal tacizin ne olmadığının da altını çizmek gerekir. Çiftlerin tartışmaları, birbirlerine sinirlenmeleri, bağırmaları, kıracı sözler söylemeleri duygusal taciz değildir. Çünkü bir tartışma ya da kavga sırasında kişiler kendi duygu ve düşüncelerini aktarmak isterler, yani amaç bu sözlerle diğerinin davranışlarını ve duygularını kontrol etmek değildir. Seçtikleri yol uygun olmasa da bir sorunla ilgili duygularını ifade etmeleri, çözüm aramak ve bulmak için atılan bir adım olabilir. Herhangi bir konudaki fikirlerin, kişiye etkisini düşünmeden patavatsız bir şekilde söylenmesi de duygusal tacize girmez. Duygusal tacizde bulunan kişi, partnerinin kişisel sınırlarını ihlal edecek ve duygusal istikrarını bozacak şekilde onu korku, utanma, suçluluk duygularına maruz bırakarak sistematik olarak, yenileyici ve tekrarlayıcı olarak kontrol altında tutar. Örneğin, partneri için neyin iyi olduğunu bildiğini düşünerek sürekli her hareketini kontrol etmeye çalışması, yürüyüşünü, giyinmesini, başkalarıyla olan etkileşimlerini, yaşam tarzını sert bir şekilde eleştirmesi, istediği gibi davranmadığında sözlü olarak saldırması duygusal tacizdir. Sözlü taciz, en yaygın duygusal taciz biçimidir. Tehdit, eleştirme, yalanlama, suçlama, emir verme ve azarlama gibi açık ve doğrudan sözlü tacizleri tanımak kolaydır. Ancak duygusal tacizci pasif agresif davranışlarıyla tıpkı koyun kılığına girmiş bir kurt gibidir ve bu açık biçimler kadar zarar veren ama ince ve sinsi bir şekilde yapılarak fark edilmeyen şaka yollu ve ironik sözlü taciz şekillerine de başvurabilir” dedi.

DUYGUSAL TACİZİN İŞARETLERİ

Keçe, “Çoğu zaman bilinçli bir çaba olmadan yapılan, suçlama, eleştirme, küçümseme, sürekli denetleme gibi yollarla mağdurun benlik saygısı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olan duygusal taciz, genellikle bir kısırdöngü oluşturur ve mağdur bunun farkına varamaz. Duygusal tacizin mağdur tarafından tolere edilmesi tacizin azalmasına değil, artmasına yol açar” diyerek bir ilişkide duygusal tacizin olduğunu gösteren işaretleri şöyle sıraladı:

  1. “Diken üstünde olmak. Partnerinizi rahatsız etmemek, olumsuz bir tepkiyi tetikleyecek hiçbir şey yapmamak için dikkatli olursunuz. Yaptığınız şey ne kadar önemsiz görünse de olumsuz bir tepki almaktan korkarsınız ve her hareketinizde kendinizi diken üstünde hissedersiniz.”
  2. “Eleştirilmekten korkmak. Partneriniz, duygu, düşünce ve görüşlerini rahatlıkla ifade edebilirken siz bundan çekinirsiniz. Hissettiklerinizi ya da düşündüklerinizi ifade ederseniz ağır eleştiriye, suçlanmaya, aşağılanmaya maruz kalmaktan korkarsınız.”
  3. “Değersiz hissetmek. Partneriniz, duygularınız, düşünceleriniz veya deneyimlerinizin yanlış ya da önemsiz ve değersiz olduğunu söyler ya da hissettirir. Duygusal taciz, kişinin özgüvenini ve özsaygısını altüst eder ve ilişkisinde değer, ilgi, samimiyet beklentisini arttırır. Bunları yeteri kadar bulamadığında da kendisini değersiz hissetmesine yol açar.”
  4. “Pasif kalmak. İlişkinizdeki sorunları tartışmanın size yönelik bir saldırıya dönüşeceğini düşündüğünüz için sakin bir duygusal ortamı sürdürmek amacıyla pasif kalmayı tercih edersiniz. Çünkü partneriniz söylediklerinize, düşüncelerinize meydan okur, her şeye karşı çıkarak tartışma başlatır, konuşmak istediğiniz konuyu değiştirir, sizi duymazlıktan gelip başka şeylerle ilgilenir, sizin adınıza konuşur ya da doğrudan susmanızı söyleyerek sizi engeller.”
  5. “Kapana kısılmış hissetmek. Duygusal taciz gördüğünüz bir ilişkide kendinizi bir yere hapsolmuş ya da kapana kısılmış bir kurban gibi görür ve durum hakkında herhangi bir şey yapmak konusunda çaresiz hissedersiniz.”

DUYGUSAL TACİZDEN KORUNMA YOLLARI

Keçe, “Sağlığınız, mutluluğunuz ve benliğiniz açısından, olabilecek en kötü şeylerden biri, duygusal tacizde bulunan bir partnerle yaşamaktır. Böyle bir yaşamda geliştirdiğiniz mağdur kimliği kişisel gücünüzü yok eder ve benlik saygınızı zayıflatır” dedi ve duygusal tacizden korunma yollarından bazılarını paylaştı:

  1. “İçeriğe odaklanmayın. Partnerinizin uyguladığı duygusal taciz taktikleri karşısında yaptıklarının ve söylediklerinin içeriğine odaklanmayın. İçeriğe odaklanırsanız, rasyonel bir şekilde yanıt vermeye, kendinizi açıklamaya çalışır ve bunların sonuçsuz kalması yüzünden suçluluk duyma tuzağına düşer ve gücünüzü kaybedersiniz.”
  2. “Suçlu psikolojisine girmeyin. Duygusal tacizcinin en zehirli ve en güçlü silahı suçlamadır. Partneriniz kendisini hayal kırıklığına uğramış, suçlu, utanmış veya üzgün hissettiğinde doğrudan sizi suçlayabilir. Sürekli suçlanıyor olmanın sizde duygusal taciz mağduru kimliğini pekiştireceğinin farkında olun ve gerçekten suçlu olup olmadığınızı değerlendirin.”
  3. “Çözüm için ısrarcı olun. Partnerinize duygusal taciz davranışlarını ve bunlardan duyduğunuz rahatsızlığı söylediğinizde reddedecek, aksine size şefkat ve sevgi gösterilerinde bulunacaktır. Bunun, sizin belleğiniz, algılarınız ve deneyimlerinizden şüphe duymanızı sağlayacak manipülatif bir davranış olduğunu unutmayın ve rahatsızlığınızı dile getirerek birlikte bir çözüm aramak konusunda ısrarcı olun.”
  4. “Davranışların farkında olun. Öfke, uygun şekilde ifade edilmesi gereken sağlıklı bir duygudur. Duygusal tacizde öfke karşıdaki kişiyi kontrol etmek için bir taktik olarak kullanılır. İlişkinizdeki sağlıklı öfke ve duygusal taciz öfkesi arasındaki farkı tanımanız, tacizi teşvik etmekten kaçınmanıza yardımcı olacaktır.”
  5. “Profesyonel destek alın. Hiç kimse psikolojik veya fiziksel tacize katlanmak zorunda kalmamalıdır. Sağlıklı bir ilişkide partnerler birbirlerine güven ve saygı duyar, birbirlerini anlar ve desteklerler. Kimse partnerini manipüle etmek, boyun eğdirmek ya da yönetmek için güç veya kontrol kullanma hakkına sahip değildir. Kendinizi böyle bir ilişki içinde hissediyorsanız bir an önce çift terapisi veya bireysel psikoterapi almanız yarar olacaktır.”