CİSED Çocuk Cinayetlerinin ve Çocuk İstismarının Önlenmesi İçin Acil Yasal Düzenlemelerin Zorunlu Olduğuna Dikkat Çekti...

03 Temmuz 2018

CİSED GENEL BAŞKANI PSİKOTERAPİST CEM KEÇE: “TOPLUM KANUNLARLA ÇOCUKLARA SAHİP ÇIKMALIDIR!”

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) aile terapistleri, son günlerde yaşanan dehşet verici çocuk cinayetlerinin toplum vicdanını kanattığını ve yeni vakaların önlenmesi için acil yasal düzenlemelerin zorunlu olduğuna dikkat çektiler.

BİR ÇOCUĞUN ÖLDÜRÜLMESİ, KATLEDİLMESİ TARİFİ EN İMKANSIZ ACI…

CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, “Sözün bittiği yerdeyiz… gözyaşları sel oluyor, çığlıklar kulakları sağır ediyor ve vicdanlar kan ağlıyor, çünkü çocuklar katlediliyor… Ne yazık ki toplumu derinden sarsan bu dehşet verici olaylarla gün geçtikçe daha fazla karşılaşıyoruz. Bir canlıyı öldürmek, bir insanı öldürmek ve de bir çocuğu öldürmek sözle ifadesi bile zor eylemler. Ölüm her yaşta ve her şekliyle geride kalanlar için tarif edilebilecek en büyük acıyken bir çocuğun öldürülmesi, katledilmesi tarifi en imkansız acı… Atatürk, ‘Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar’ demişti, çocuklarımızı koruyamadık, umarım bizi affederler...” dedi.

ÇOCUK İSTİSMARI, ÖZRÜ VE HAFİFLETİCİ NEDENİ OLMAYAN BİR SUÇTUR!

Keçe, son yıllarda ülkemizde çocuklara yönelik taciz, tecavüz ve cinayet vakalarının giderek arttığını belirterek şunları söyledi: “Bu tür bir haber duymadığımız gün neredeyse hiç olmuyor. Savunmasız küçük çocuklara yönelik bu vahşet çoğunlukla cinsel sapkınlık içinde olan pedofili, yani sübyancılar tarafından gerçekleştiriliyor. Pedofili bir ‘hastalık’, bir ‘cinsel sapkınlık’ olmasının yanında, en aşağılık düzeyde yapılan bir insan hakkı ihlalidir ve toplum vicdanını yaralayan çok ağır bir suçtur. Çünkü kolayca güven duydukları, korkutulabildikleri, kandırılabildikleri, karşı koyacak güçleri olmadığı için korunmasız olan çocuklara yönelik her türlü cinsel istismar, çocuk, aile ve toplum için onarılması çok güç sorunlara ve geri dönülemez sonuçlara yol açar.”

TOPLUM KANUNLARLA ÇOCUKLARA SAHİP ÇIKMALIDIR

Keçe, Türkiye İstatistik Kurumu’nun Adli İstatistik verileri 2008-2016 yılları arasında resmi olarak belgelenen kayıp çocuk sayısının 104 bin 531 olduğunu gösterdiğini ama gerçek rakamın bunun çok üzerinde olduğun tahmin edildiğini belirterek kayıp çocukların büyük kısmının da ölü olarak bulunduğunun altını çizdi. Che Guevara'nın “Aynı evrende yaşamamalı cellatlar ve çocuklar; ya ölmeli cellatlar ya da hiç doğmamalı çocuklar...” sözünü hatırlatan Keçe, “Öncelikli olarak yapılması gereken çocuk istismarı ve cinayetlerinin faillerinin kanunlarla en ağır şekilde cezalandırılmasıdır. Bu ağır cezalar, önce vicdanların rahatlatılması, sonra da bu suçun normalleştirilme tehlikesini ortadan kaldırarak caydırıcı bir yaptırım olarak topluma güvence verilmesi için gereklidir” dedi.

ÇOCUK İSTİSMARI KONUSUNDA KANUNLARIMIZ ÖNLEYİCİ VE CAYDIRICI OLMALIDIR!

Çocuk cinsel istismarı ve tecavüz için kanunların zalimler açısından çok açık, önleyici ve caydırıcı olması gerektiğini ifade eden Keçe, “Cinsel istismar ve tecavüzde çocukların ve kadınların rızası kavramı asla kabul edilemez. Bu istismarı ve tecavüzü meşrulaştırmak demek olur. Zalimlerinden elinden kurtulup hayatta kalabilen çocuklar ve aileleri rehabilite edici ve umut verici bir destek görmelidir. Cinsel istismar ve tecavüz olaylarının gizlenmesi, faillerinin ifşa edilerek cezalandırılmaması, mağdurun tecavüzcüsüyle evlendirilerek tecavüzün üstünün örtülmeye çalışılması bu suçun onaylanması hatta teşvik edilmesi anlamına gelir. Bunun sonucunda da cinsel suçlar, tıpkı freni patlamış ve yokuş aşağı inerken önüne çıkan her şeye çarpıp zarar veren bir kamyon gibi ahlaki değerlere, toplumsal normlara ve en önemlisi insanların hayatlarına büyük hasarlar vererek tüm hızıyla ilerler. Kanunlar karşısında cinsel istismar ve tecavüz en ağır şekilde cezalandırılması gereken suçlar olarak kabul edilmeli ve bu suçları işleme potansiyeli olanlar için caydırıcı nitelikte olmalıdır. Pedofili hastalıktır, tedavisi ‘kimyasal kastrasyon’dur ama bu çözüm değildir, çünkü sivrisinekleri öldürmek çare değildir, bataklığı kurutmak gerekir, bu da bir devlet politikası gerektirir. Ayrıca ‘idam cezası’ caydırıcı olabilir ama dediğimiz gibi çözüm olmaz, önemli olan suçluların yakalanıp en ağır şekilde cezalandırılması değil, yeni suçluların ortaya çıkmasını önleyici bir toplumsal yapı ve devlet politikası geliştirmektir. Tecavüz konusunda da alınacak tüm kararlar ve yapılacak yasal düzenlemeler ruh sağlığı uzmanları eşliğinde ve bilimsel çalışmalar sonucunda toplumun geleceğini karartmayacak şekilde olması zorundadır” dedi.