CİSED Evlenecek Çiftleri Balayında Yaşanabilecek Sorunlar Konusunda Uyardı...

30 Mayıs 2018

CİSED GENEL BAŞKANI PSİKOTERAPİST CEM KEÇE: “İLK GECENİZ YÜZÜNDEN BALAYINIZ ZEHİR OLMASIN!”

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) evlilik terapistleri, mutluluklarına güzel bir tatille başlamak için balayına çıkan yeni evli çiftlerin birçoğunun deneyim ve bilgi eksikliğinden kaynaklı sorunlar yaşadıklarını vurgulayarak yeni evlenenlere balayında dikkat etmeleri gerekenler konusunda tavsiyelerde bulundular.

İLK GECE KORKUSU YAYGIN YAŞANIYOR…

CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, yeni evlenen çiftlerin çoğunun ilk geceden korktuklarını ve ilk cinsel ilişkilerinde mutsuz olduklarını belirterek “Deneyimsiz ve genç çiftler, cinsel ilişkiye girecekleri ilk gece aşırı beklentiler ve baskılar nedeniyle hayatlarının kâbusuyla karşılaşabilirler.Bunun nedeni, toplumda hâlâ ilk gece ve o gece yapılması gerekenlerle ilgili abartılı ve yanlış beklentilerin olmasıdır. Bu beklentiler sadece gelin ve damadı değil, onların aileleriyle de ilgilidir. Ailelerin en büyük beklentisi gelinin bakire çıkması ve damadın kendisinden beklenen performansı göstermesidir. Ailelerin beklentilerinin gerçekleştiğine dair kanıt bekliyor olması işi içinden çıkılmaz bir duruma sokabiliyor” dedi.

KADINLARDA İLK GECE KORKUSU VAJİNİSMUSA YOL AÇABİLİR…

Keçe, ilk gece korkusunun çeşitli cinsel işlev bozukluklarına neden olabileceğinin altını çizerek şunları söyledi: “Kızlık zarına verilen abartılı önem yüzünden kadın, ilk gece ya kızlık zararımda kanama olmazsa diye endişelenirken, bir yandan da kanamanın olmasından ve acı çekmekten korkar. Bu endişe ve korkular kadının aşırı şekilde kasılarak cinsel birleşmeye izin vermemesine ya da birleşmenin ağrılı ve acılı olmasına yol açar. Böylece korktuğunun başına geldiğini düşünen kadın için cinsellik bir kabusa dönüşerek vajinismus ve cinsel isteksizlik gibi cinsel işlev bozukluklarına yol açabilir.”

ERKEKLERDE İLK GECE KORKUSU SERTLEŞME VE ERKEN BOŞALMA SORUNLARINA YOL AÇABİLİR…

Keçe, erkeklerin ilk gece yaşayabilecekleri sorunların sonraki cinsel yaşamlarını olumsuz etkileyebileceğini vurgulayarak şunları söyledi: “Erkeğin içini kemiren penisinin sertleşmeyeceği endişesi, ilk geceye dair çocukluktan itibaren öğrenilen yanlış bilgilerle birleşerek sertleşme kaybına ya da erken boşalmaya yol açabilir. Ayrıca bazı kadınların eşlerinden aşırı performans beklediklerini farkında olmadan da olsa belli etmeleri de olumsuz bir faktördür.”

İLK GECENİZ YÜZÜNDEN BALAYINIZ ZEHİR OLMASIN!

Keçe, yeni evli çiftlerin ilk gece kabusunu yaşamamaları için önce konuşup birbirlerini rahatlatmaları ve endişelerini paylaşmaları gerektiğini belirterek şu tavsiyede bulundu: “Sorunsuz bir ilk gece için erkek, kadını rahatlatmak amacıyla elinden geleni yapmalı ve sabırlı olmalıdır. Çift uzun bir ön sevişmenin ardından koite (cinsel birlikteliğe) hazır olduklarında, yani kadının vajinası ıslandığında ve klitorisi sertleştiğinde, erkekte ise zevk suyu geldiğinde cinsel birleşmeye geçmelidir. Vajina kendini doğuma ortalama 12 saatte kendini hazırlarken, koite de ortalama 12 dakikada hazırlar. Bu nedenle en az 12 dakikalık keyifli bir önsevişmeye kadın ihtiyaç duyar, erkekte bu süreçte hislerine odalanırsa, başarısızlık korkusunun üstesinden gelebilir. Çünkü cinsellik sevgi dolu bir paylaşımdır, bir sınav ya da yarışma değildir. Cinsellikte başarısız olmak diye bir kavram yoktur, önemli olan birlikte geçirilen zamandan olabildiğince haz alabilmektir. Cinsellik sevgiyle, şehvete, saygıyla, aşk oyunlarıyla süslenip, zenginleştirilerek sağlıklı, mutlu ve doyurucu bir cinsel yaşam sağlanabilir.” Düğünden sonra çiftin yorgun olması ve o gece cinsel ilişkiye girme mecburiyetinin üzerlerinde oluşturduğu baskının da ilk geceyi olumsuz etkilediğini ifade eden Keçe, “Oysa böyle bir mecburiyetleri yoktur ve neyi, ne zaman yaşayacaklarına birlikte karar verebilirler. Örneğin; ilk gece sarılıp uyuyabilirler ve o gece dinlendikten sonra ertesi gün her şey daha keyifli olabilir” dedi.

BALAYI SİSTİTİNE DİKKAT EDİN

Keçe, balayı sistitine de dikkat çekerek “Balayında sık ve uzun süreli yaşanan cinsel ilişki sonucunda vajinada ve vajinanın hemen önündeki dış idrar yolunda sürtünmeye bağlı oluşan tahrişlerin bakterilerin kolayca yerleşip üreyebilecekleri bir ortam yaratması sonucunda idrar yaparken yanma ve acıma hissi, sık ve ani idrara çıkma ihtiyacı, bulanık ve bazen pembemsi idrar rengi, karnın alt bölgesinde ağrı gibi belirtileri olan balayı sistiti ortaya çıkabilir. Bu durum ilk cinsel tecrübesini yaşamış olan kadının, çok şiddetli ağrılarla yüz yüze gelmesine sebep olmakla birlikte kadının cinsellikten uzaklaşmasına veya soğumasına da neden olabilmektedir. Balayı sistiti olasılığını azaltmak için cinsel ilişki öncesi ve hemen sonrasında idrar yapılmaya çalışılarak idrar kanalında var olabilen ya da cinsel ilişkiyle idrar kanalına doğru zorlanan bakterilerin dışarı doğru yıkanıp atılması sağlanabilir. Bunun için de bol sıvı içmek faydalı olacaktır. Cinsel yaşamı yeni başlayan kadının vajen ıslaklığını sağlaması çok kolay değildir. Vajen ıslaklığı için bazı kremler kullanılabilir. Çünkü kuru ilişki de enfeksiyona neden olabilen etkenlerden biridir. Su bazlı kayganlaştırıcılar kullanılarak olası idrar kanalı tahrişi engellenebilir ve böylece balayı sistiti riski azaltılabilir. Tüm bu önlemlere rağmen balayı sistiti yine de olabilir, bu durum halinde bir uzmana danışmak ve tedavi önerilerine uymak, iyileşmek ve sonraki cinsel yaşam sağlığı için çok önemlidir” dedi.

DOĞUM KONTROL YÖNTEMİNE KARAR VERİN

Yeni evlenen ve hemen çocuk sahibi olmak istemeyen çiftlerin doğum kontrol yöntemleri konusunda da bilgili olmaları gerektiğini belirten Keçe, “İlk geceden önce çiftin korunma yöntemine de karar vermiş olması gerekir. Erkeğin prezervatif kullanmasının dışında kadınlara yönelik doğum kontrol yöntemleri de vardır. Doğum kontrol hapları ya da iğneleri, kadın prezervatifi, spiral, diyafram ve spermistler gebeliği önlemek amacıyla kadınlara uygulanır. Ayrıca geri çekme yöntemi ve takvim yöntemi de gebeliği önleme amaçlı olarak kullanılmakla birlikte diğer korunma yöntemlerine oranla koruyuculuğu en düşük olan yöntemdir” dedi.