Zorunlu Eşcinselliğe Dair Basın Açıklaması

18 Şubat 2015

Türkiye'nin en örgütlü cinsel sağlık derneği olan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)'in kuruluş amacı "Huzurlu insan, sağlıklı cinsellik, mutlu bir evlilik ve aile yaşantısı için…"sloganıyla değerli halkımıza yardımcı olmaktır. CİSED, cinsellikle ilgili kafalara takılan sorulara bilimsel yanıtlar vermek için azami çaba göstermiş, insani açıdan önemli bir yere sahip olan cinselliğin doğru bir şekilde algılanması için yıllardır yoğun faaliyetler yürütmüş ve kamuoyunun takdirini kazanmıştır.

HAKSIZ VE YERSİZ SUÇLAMALAR...

Derneğimizin kuruluş felsefesi doğrultusunda halkı bilgilendirme amacıyla yapılan, bilimsel verilere dayanan, güncel olaylara yönelik açıklamalarımız referans gösterilerek bazı kişi, kurum ve kuruluşlarca organize bir şekilde, yıllardır derneğimize yönelik haksız ve yersiz bir karalama ve çamur atma faaliyeti yürütülmektedir. Her türlü etik ve ahlaki değerler göz ardı edilerekyapılan karalama çalışmaları ve açıklamalar kesinlikle doğru değildir ve gerçeği yansıtmamaktadır.

REHBERİMİZ BİLİMSEL VERİLERDİR...

Eşcinsellik tartışmaları ile ilgili hassasiyetimizi bilimsel gerçekler ışığında kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz. Eşcinsellik; biseksüellik ve heteroseksüellik gibi insanda tanımlanan üç yönelimden biridir. Her şeyden önce eşcinsellik bir sapkınlık değil bir cinsel yönelim farklılığıdır. Cinsel yönelim bireylerin seçimleriyle veya tercihleri ile oluşan bir durum değildir. Bu nedenle eşcinsel yönelime sahip olmak bir cinsel tercih olmayıp kişinin iradesinden bağımsızdır. Eşcinsel yönelim çocukluk travmalarından ve hatalı ebeveyn tutumlarından kaynaklanır ve cinsel gelişim sürecinde çoğunlukla çocuklukta ve ergenlikte birey tarafından fark edilir. Ancak eşcinsel bir ilişki yaşamak ve eşcinsel kültürün bir parçası olmak kişinin özgür iradesiyle yaptığı bir seçimdir, tercihtir. Bununla birlikte ülkemizde eşcinsellik ile ilgili olumsuz yargılar ve yanlış cinsel inanışlar bulunmaktadır. Olumsuz yargılar sonucunda toplumumuzda ötekileştirme aracı olarak kullanılmakta ve eşcinsel bireyler cinsel yönelimleri nedeniyle ayrımcılığa ve şiddete uğramaktadır. Ancak halen birçok gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkede eşcinsellik bir sapkınlık olarak kabul edilmektedir ve eşcinseller ağır sosyal ve hukuki baskılara maruz kalmaktadırlar. Bu nedenle bilimsel açıdan yetkin olmayan kişilerin, kurumların ve kuruluşların bilimsel olmayan açıklamalarda bulunmaları kamuoyunun yanlış bilgilenmesine neden olmaktadır.

EŞCİNSELLER TEDAVİYE VE HETEROSEKSÜEL OLMAYA ZORLANAMAZ...

Başta Amerikan Psikoloji Derneği (American Psychological Association - APA), Amerikan Psikiyatri Birliği (American Psychiatric Association), Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization - WHO), Dünya Cinsel Sağlık Birliği (World Association for Sexual Health - WAS), Avrupa Seksoloji Federasyonu (European Federation of Sexology) olmak üzere tüm uluslararası kuruluşların eşcinsellikle ilgili görüşlerini anlamak durumundayız. “302.9 Başka Türlü Adlandırılamayan Cinsel Bozukluk” başlığı altında, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders - DSM-IV) “eşcinsel yöneliminden rahatsız olanlar” için üstü kapalı olarak bir “bozukluk” tanımlaması yapılmıştır. Bu kategori herhangi özgül bir cinsel bozukluk için tanı ölçütlerini karşılamayan, ne bir cinsel işlev bozukluğu ne de bir parafili (cinsel sapkınlık) olmayan cinsel bir bozukluğu kodlamak içindir. Örnekleri arasında “cinsel yönelimi hakkında sürekli ve belirgin bir sıkıntı duyma” şeklinde bir başlık bulunmaktadır. Ayrıca bir başka uluslararası tanı sistemi olanICD–10’da (International Classification of Diseases) eşcinsellik; F66 kodu ile “cinsel gelişim ve oryantasyon bağlantılı psikolojik ve davranışsal bozukluklar” adı altında ele alınmıştır ve burada “sadece cinsel yönelim bir bozukluk olarak kabul edilmemelidir” ibaresi vardır. Homoseksüalite, heteroseksüalite ya da biseksüalite cinsel gelişme ve yönelimdeki kişi için sorunlu olabilecek farklılıkları belirtmek için kullanılmıştır. Ancak cinsel olgunlaşma bozukluğu, benliğe yabancı cinsel yönelim ve cinsel ilişki bozukluğu gibi durumların eşcinselliğe eşlik etmesi için, kişinin eşcinselliği ya da eşcinsel ilişkiyi yaşamayı bir sorun haline getirmesi gerekmektedir.F66.1 kodu “egodistonik” cinsel yönelimi tanımlamak için kullanılmıştır. Yani ICD-10’a bakıldığında eşcinsel yönelimin kişi için bazen ruhsal bir sorun haline gelebileceği görülecektir.

PSİKOTERAPİ  ALMA HAKKI EVRENSEL İNSAN HAKLARININ BİR PARÇASIDIR...

Bu nedenlerle cinsel yönelimi hakkında sürekli ve belirgin bir sıkıntı duyan ve bu tür bir bozukluğu olan, cinsel yönelimi ile inançları arasında sıkışan, psikoterapi arayışında bulunan, psikoterapi alamayacaksa intihar etmeyi düşünen kişilere psikoterapi imkanı sunulabilir; ama çok seçici ve dikkatli olunması gerektiğini düşünüyoruz. Bilindiği gibi “psikoterapi alma ve tedavi olma hakkı” evrensel insan hakları, özgürlük ve demokrasi meselesidir. Elbette eşcinsel yönelim içinde olan kişiler aynen heteroseksüeller gibi genel veya cinsel iletişime ilişkin sorunlar yaşayabilir ve bu sorunlar nedeniyle profesyonel yardım da alabilirler. Ancak kimse homoseksüel yöneliminden dolayı tedaviye ve heteroseksüel olmaya, değişime zorlanamaz.

ŞİDDET İNSANLIK AYIBIDIR…

Demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi ile eşcinsel bireyler çeşitli haklara kavuşmuşlardır. Ancak halen birçok ülkede eşcinsellik gayri ahlaki bir yönelim olarak kabul edilmekte, eşcinseller ağır sosyal ve hukuki baskılara maruz kalmaktadırlar. Cinsel tercihlerini toplum normlarında yaşayan eşcinsellerin dışlanmaları, şiddete maruz kalmaları ve yalnızlığa mahkûm edilmeleri yanlış bir davranıştır. Şiddet her ne sebeple olursa olsun kabul edilemez bir insanlık ayıbıdır. Asıl olan, insanın insana onurunu koruyacak şekilde davranmasıdır. Bu açıdan eşcinsellerin yaşadığı şiddet ve ayrımcılıkla mücadele, insan hakları ve demokrasinin gelişimi açısından özel bir öneme sahiptir. Bu nedenle eşcinsellik ile ilgili şiddet içeren yanlış uygulamaların, toplumda oluşan olumsuz değer yargılarının, yanlış ve yanlı bilgilerin, insan hakları ihlallerinin ve ayrımcılığın karşısında olunmalıdır.

ÖZEL YAŞAMA SAYGI GÖSTERİLMELİDİR…

Eşcinsellikle ilgili yanlış inanışların yani cinsel mitlerin çok yaygın olması, bu konu hakkındaki bilgisizliğin bir göstergesidir. İnsanların cinsiyetleri, cinsel kimlikleri ve cinsel yönelimleri yaşamın başka alanlarındaki işlevlerini doğrudan çok fazla etkilememelidir. Heteroseksüel, biseksüel ya da eşcinsel kadın ya da erkek; herkes nevi şahsına münhasır bir insandır. Kişilerin cinsel tercihleri ve cinsel davranışları, yalnızca kendilerini ve cinsel eşlerini ilgilendiren çok özel bir yaşam alanıdır ve böyle kalmalıdır; topluma bu konuda dayatma yapılmamalıdır. Özel yaşam, kimsenin karışamayacağı ve baskı uygulanamayacak bir insanlık hakkıdır. Bununla birlikte birçok toplumda eşcinsellik ile ilgili olumsuz yargılar ve yanlış cinsel inanışlar bulunmaktadır. Olumsuz yargılar toplumda ötekileştirme aracı olarak kullanılmakta, çok yanlış bir şekilde eşcinsel bireyler cinsel yönelimleri nedeniyle ayrımcılığa ve şiddete uğramakta. Dün olduğu gibi bugün de eşcinsellere uygulanan ayrımcılığın ve şiddetin karşısında olmalıyız.

YASAL SÜREÇ BAŞLATILMIŞTIR...

CİSED ailesi olarak, yukarıdaki düşüncelerimizi daha önce defalarca kamuoyu ile paylaşmamıza rağmen, derneğimizi eşcinsel düşmanı, bilimsel verilerin dışında hareket eden veya homofobik gibi göstermeye çalışan, bu şekilde kurumsal kişiliğimize hakaret eden kişiler, kuruluşlar, kurumlar ve hakaret içeren yazıları yayınlayan web siteleri hakkında yasal süreç başlatılmış olup, kendilerine içeriklerin yayından çıkarılması ve gönderilen tekzip metninin yayınlanması için cevap yazısı gönderilmiştir. Bu nedenle çıkan asılsız haberlerin dikkate alınmamasını kamuoyundan saygıyla rica ederiz.

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)

Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

www.cised.org.tr - 0.312.212 66 26