CİSED Cinsel İlişkide Ağrının Psikolojik Nedenlerini Açıkladı...

11 Şubat 2015

CİSED GENEL BAŞKANI CEM KEÇE: “CİNSEL İLİŞKİDE AĞRI KADER DEĞİL!”

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) verilerine göre dünyada ve ülkemizde pek çok kadın cinsel ilişki esnasında ağrı ve acı hissediyor. Tıp dilinde “disparoni” olarak adlandırılan ağrılı ve acılı cinsel ilişki, bazı kadınların tüm cinsel hayatı süresince maruz kaldığı bir sorunken bazı kadınların hayatının herhangi bir döneminde başlayabiliyor. Disparoni sorunu yaşayan kadınların birçoğu bu ağrının normal olduğunu düşünebiliyor ve ağrılı cinsel ilişkiyi kabulleniyor. Bu kabulleniş sonrasında kimi kadınlar ağrıya rağmen cinsel ilişkiye devam ediyor, kimi kadınlar ise cinsel ilişkiden kaçıyor. Disparoninin kader olmadığını her fırsatta vurgulayan CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, cinsel ilişkide ağrının kabullenilişi konusunda şunları söylüyor: “Seks, normal şartlarda içinde ‘ağrı’ ve ‘acı’ barındırmaz. Bedenen ve ruhen sağlıklı kişiler tarafından yapılan seks için “ağrı” ve “acı” çok uzak bir ihtimal, hatta ihtimal dâhilinde bile değil. Kadının cinsel ilişkiden zevk alması gerekirken sürekli ağrı ve acı duyması, zamanla cinsel soğukluğa ve sekonder vajinismusa neden olabiliyor. Kadın eşinden uzaklaşabiliyor, eşini itmeye ve eşine karşı gizli bir öfke hissetmeye başlayabiliyor. Tüm bunlar ilişkilerine ve evliliklerine zarar verebiliyor. Bu nedenle disparoninin kader olarak görülmemesi, kabullenilmemesi, mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor.”

CİNSEL BİRLEŞMEDE HİSSEDİLEN HER AĞRI DİSPARONİ DEĞİL…

Disparoni; vajina-penis birlikteliği esnasında kadının vajina bölgesinde, kasıklarında, klitorisine yakın bölgelerde, iç ya da dış dudak kısımlarında ağrı hissetmesi olarak tanımlanıyor. Bu ağrıya acı, basınç, yanma ve yırtılma hissi de eşlik edebiliyor. Cinsel birleşme esnasında hissedilen her ağrının disparoniye işaret etmediğini belirten Keçe, “kadınların morali bozukken, kafasını meşgul eden bir derdi varken bazı cinsel birleşmelerde ağrı hissetmesi olağandır.” diyor. Keçe, disparoni belirtilerini şöyle sıralıyor: “(1) Cinsel birleşme sırasında penisin vajinaya girmesinde zorlanma, (2) vajinaya girme ya da girme girişimleri sırasında vulvovajinada ya da pelviste belirgin bir ağrı duyma, (3) vajinaya girme eyleminin gerçekleşeceği beklenirken ya da vajinaya girme sırasında ya da girilmesinden ötürü vulvovajinada ya da pelviste ağrı duymayla ilgili olarak belirgin bir korku ya da kaygı duyma, (4) vajinaya girme girişimi sırasında aşk kaslarını (pelvik taban kaslarını) çok germe ya da sıkma durumları yaklaşık olarak altı aydır, sürekli ya da yineleyici bir biçimde yaşanıyorsa, (5) kadında ve çift ilişkisinde belirgin bir sıkıntıya neden oluyorsa disparoniden söz edilir.” Keçe; disparoni belirtisi olan ağrının yalnızca penis-vajina birlikteliğinde değil, aynı zamanda tampon, jinekolojik muayene gibi diğer vajinaya giriş (penetrasyon) durumlarında da söz konusu olduğunu belirtiyor.

DİSPARONİ TANISI İÇİN JİNEKOLOJİK MUAYENE ŞART...

Disparoni vakalarının yüzde ellisinin organik, yüzde ellisinin psikolojik sorunlardan kaynaklandığını söyleyen Keçe, disparoninin tedavi edilebilmesi için öncelikle kadının ağrısının doğru tanımlanması gerektiğini belirtiyor. Ağrının doğru tanımlanması için jinekolojik muayenenin şart olduğunu vurgulayan Keçe, şunları söylüyor: “Kadının hikâyesi dinlenirken bile disparoninin, jinekolojinin mi cinsel terapi biliminin mi alanına girdiği belli olur. Yine de kadının jinekolojik bir muayeneden geçmesi gerekir. Jinekolojik muayene sonrasında disparoniye sebep olabilecek bir sorun bulunmamışsa disparoninin sebebinin kadının ruhunda aranması ve kadının ruhunda tedavi edilmesi gerekir. Disparoni, psikolojik olduğunda akla ya ‘kefaret’ gelir ya da ‘isteksizlik’.”

KEFARET ÖDEMEYE BAĞLI DİSPARONİ...

Disparoninin tedavi edilebilmesi için kök nedenin “kefaret” mi “isteksizlik” mi olduğunun mutlaka tespit edilmesi gerektiğini belirten Keçe, kefaret ödemeye bağlı disparoniyi şöyle açıklıyor: “Bazı kadınlar cinsel birliktelikten zevk alması gerekirken şiddetli ağrı ve acı çekmeyi kendine bir borç bilir. Cinsellikle veya kadınlıkla ilgili iç dünyasında kendince bir suçu, bir günahı vardır ya da kendi öyle sanıyordur. O suçun cezası çekilmeli, o günahın kefareti ödenmelidir. Söz konusu suç veya günah gerçek de olabilir fantezi ürünü de. Suç veya günah kendinden de kaynaklanabilir, başkasından da. Erken çocukluk dönemine de ait olabilir bu suç veya günah, gençlik dönemine veya yetişkinliğe de. Ağrı çekiyor diye cinsel ilişkiyi kendine yasaklamaz, kefaretini ödeyebilmesi için ağrı çekmesi, ağrı çekebilmesi için cinsel ilişkiye girmesi gerekir.” Kefaret ödemeye bağlı disparoni sorunu yaşayan kadını kendini kırbaçlayan radikal dindar adama benzeten Keçe; kadının çektiği ağrıdan memnun olduğunu, fakat bu memnuniyetin farkında olmadığını söylüyor. Keçe; bilinçli haliyle ağrıya anlam veremeyen kadının, bir gün mutlaka kefaret ödediğine dair “Ben bu ağrıyı hak ediyorum.” gibi bir cümle sarf edeceğini belirtiyor.

PARTNERE KARŞI SOĞUKLUĞA BAĞLI DİSPARONİ...

Partnere karşı soğukluğun da disparoniye yol açtığını dile getiren Keçe; partnerini istemeyen kadının cinsel birleşme öncesinde yeterince uyarılamadığını, bu nedenle de vajina-penis birlikteliği esnasında ağrı çektiğini belirtiyor ve konuyu şöyle açıklıyor: “Kadın yeterince uyarılamadığında genital bölgesinde kan akışı yeterince hızlanmaz, kasları gevşemez, klitorisi yeterince kabarmaz, vajinası yeterince ıslanmaz ve kadın yeterince cinsel heyecan duymaz. Dolayısıyla cinsel birliktelik esnasında ağrı ve acı duyar.” Keçe, partnere karşı soğukluk nedeniyle disparoni yaşanması durumunda kadının partnerini yeterince istemiyor olmasının sebeplerinin bulunduğunu ve tedavinin çiftin ilişkisi üzerinden yürütüldüğünü belirtiyor.

SEKSE KARŞI SOĞUKLUĞA BAĞLI DİSPARONİ...

Disparoninin sebebinin sekse karşı isteksizlik de olabileceğini dile getirenKeçe, bu isteksizliğin çoğunlukla sekse dair ruhta açılmış derin yaralardan kaynaklandığını belirtiyor ve şunları söylüyor: “Kadın geçmişte yaşanmış bir taciz vakasını hatırlıyor olabilir, her cinsel birliktelik kadını geçmişe götürüyor olabilir. Kadın, seksin erkeklere özgü olduğunu düşünüyor da olabilir. Seksten haz almayı bir kadına yakıştıramadığı için sekse karşı içinde bir isteksizlik oluşur. Kadın, cinselliği fahişelikle de özdeşleştirmiş olabilir. Yani cinsel ilişkiden zevk alma durumunu, arzu ve istekleri yerine getirme, fantezileri gerçekleştirme eylemlerini fahişece buluyor olabilir. Kadın geçmişte yaşadığı bir cinsel birliktelik nedeniyle suçluluk duyuyor olabilir ya da bir başkasının yasak ilişkisine şahit olmuş olabilir. Her cinsel birliktelik kadının bu suçluluk duygusuna girmesine neden olabilir. Tüm bu sebeplerle sekse karşı isteksizlik duyan kadın; ağrıdan kaçar, dolayısıyla cinsel ilişkiden de kaçar.” Keçe, sekse karşı isteksizlik nedeniyle disparoni yaşanması durumunda kadının tedavi edilebilmesi için sekse dair düşüncelerinin değiştirilmesi gerektiğini söylüyor ve son olarak şunları dile getiriyor: “Psikolojik bir vaka olarak disparoninin nedeni ne olursa olsun psikoterapi ile ve bazı egzersizlerle tedavisi edilmesi yüzde yüz mümkün!”