Cinsel Yönelim Karmaşası


Bireylerin karşı cins veya cinsiyete, hem cins veya cinsiyete, her iki cinse veya birden fazla cinsiyete karşı romantik veya cinsel çekim hissetmeye yönlendiren kalıcı kişisel bir nitelik olan"cinsel yönelim" bireyde cinsel fantezi, duygu, istek ve davranışların belli bir cinsiyete çekimidir. Cinsel yönelim karşı cinse olduğunda "heteroseksüellik", kendi cinsine dönük olduğunda"eşcinsellik", her iki cinse dönük olduğunda "biseksüellik", romantik veya cinsel çekim eksikliği olduğunda "aseksüellik" adı verilir. Saydığım bu farklı cinsel yönelimlerin varlığı, insan ruhunun ve cinselliğinin zenginliğini gösteren çok özel bir durumdur. Bu yönelimlerin hangisine sahip olursa olsun, bireyin sağlıklı bir kişilik yapısı geliştirmesi, uyumlu ve tatmin edici kişilerarası ilişkilere sahip olması, sosyal ve mesleki işlev görmesi, cinsel ve duygusal derinlikli ilişkiler yaşayabilmesi mümkündür.

CİNSEL TERCİH VE CİNSEL YÖNELİM...

"Cinsel tercih" terimi cinsel yönelim ile büyük ölçüde örtüşür, fakat genellikle psikolojik araştırmalarda ayırt edilir. Kendini biseksüel olarak tanımlayan bir kişi, örneğin, cinsel açıdan bir erkeği bir kadına tercih edebilir. Ayrıca cinsel tercih "gönüllü bir seçimi" de akıllara getirebilmektedir, ancak bilimsel konsensüs cinsel yönelimin bu anlamda bir tercih olmadığı yönündedir. Çünkü bir bireyin neden belirli bir cinsel yönelim geliştirdiğine dair bilim adamları arasında bir görüş birliği yoktur. Bununla beraber ruh sağlığı uzmanları cinsel yönelimin erken çocukluk deneyimlerinden ve ebeveynlerin yetiştirme tarzından etkilendiğini düşünmektedirler. Çünkü aynı cinsler arasındaki cinsel davranışlar ve ev ortamı veya ortak yaşam alanı hem erkekler hem de kadınlar için önemli olmaktadır.

CİNSEL YÖNELİM FARKLILIĞI OLARAK EŞCİNSELLİK...

Hem uluslararası hem de ulusal ruh sağlığı örgütlerince eşcinsellik heteroseksüellik gibi sağlıklı bir durum olarak kabul edilmektedir. Çünkü cinsel yönelim, bireylerin tercihleri ile oluşan bir durum değildir. Cinsel yönelim kişinin hangi cinsiyete yönelik cinsel ve duygusal çekim duyduğuyla ilgili bir özelliktir. Eşcinsel yönelim, cinsel çekimin kişinin kendi cinsiyetinden olan kişilere yönelik olmasıdır. Örneğin, bir erkeğin cinsel olarak diğer erkeklere ilgi duyması, onlarla birlikte olmayı arzulaması, cinsel fantezilerinin bununla ilgili olması, bu yönde cinsel birliktelikler kurması, erkekleri sevip aşık olması, duygusal birlikteliklerini erkeklerle yaşaması eşcinsel yönelimi olduğu anlamına gelir ve eşcinsel yönelim, cinsel gelişim sürecinde çoğunlukla ergenlikte birey tarafından fark edilir. Bu nedenle "eşcinsel yönelim" bir tercih değildir, kişinin iradesinden bağımsızdır ama "eşcinsel bir yaşam sürmek" bir tercihtir.

CİNSEL YAŞAM TERCİHİ...

Cinsel yönelimin nasıl geliştiği tam olarak bilinmemekle birlikte, çocukluk döneminde duygusal ve fiziksel şiddete maruz kalma, tacize ve tecavüze uğrama, çocuklukta karşı cinsle ilgili yaşanmış kötü deneyimler, ciddi aile sorunları içinde büyüme, aşırı otoriter bir babanın varlığı, baba veya baba figürlerinin çocuğun hayatında olmaması, aşırı duygusal veya içine kapalı bir yapıya sahip olunması, yanlış yetiştirilme yani erkek çocukların kız gibi, kız çocuklarında erkek gibi yetiştirilmesi, genetik yatkınlık, hormonsal bozukluklar gibi nedenlerle geliştiği düşünülmektedir. Yani eşcinsel yönelim zor ve acı dolu bir sürecin sonunda oluşur. Bu nedenle eşcinsel yönelimin genetik ve doğum öncesi süreçlerde oluştuğu doğru değildir. Ancak anne ve baba tutumlarıyla herhangi bir kişi cinsel yönelimler arasında "iradesini kullanarak bilinçli bir tercih" yapamaz. "Cinsel yaşam tercihi" kişinin cinsel yönelimini nasıl ve ne kadar davranışlarına ve hayatının geneline yansıtacağı, yönelimini başkaları ile ne ölçüde paylaşacağı ile ilgili "bilinçli bir tercih" olabilir. Bireyin eşcinsel bir yaşamı seçmesi, kendi başına kişiyi sıkıntıya sokmayan, kişisel, sosyal ve mesleki işlevselliğini bozmayan bir durumdur, bir insan hakkıdır. Ancak toplumun eşcinselliği yadırgayan, ötekileştiren, hor gören, dışlayan tutumlarının eşcinsel bireyler üzerindeki etkileri, onların ruhsal ve ilişkisel sorunlar yaşamalarına ve psikoterapiste başvurmalarına neden olmaktadır. Ayrıca bireyin eşcinsel yöneliminin farkına varmasıyla başlayan kendini tanıma, kabullenme, çevresindekilerle paylaşma, sosyalleşme sürecinde birçok eşcinsel birey psikoterapistlerden yardım alma gereği duyabilir. Çünkü kişinin cinsel yönelimini uygun gördüğü kişilere, "kendi isteğiyle" beyan etmesi anlamına gelen "coming out" (dolaptan, saklandığı yerden çıkmak) yani kendini tanıma ve açma süreci, bireyin kendi homofobisi ve içinde yaşadığı toplumun eşcinsellikle ilgili olumsuz tutum ve yargılarıyla yoğun bir şekilde karşılaştığı, kendisini yalnız, dışlanmış ve çaresiz hissedebileceği bir dönemdir. Bu süreçte yaşanılan karmaşaya bağlı olarak ortaya çıkabilen depresyon, anksiyete bozuklukları, davranış sorunları, intihar düşünce ve girişimleri, alkol ve madde kullanımı gibi birçok konuda psikoterapistlerce etkin ruhsal tedaviler uygulanabilmektedir.

ERKEK VE KADIN OLARAK İKİ CİNS VARDIR...

Eşcinsel bireyler “üçüncü bir cins” değildirler. Çünkü erkek ve kadın olarak iki cins vardır. Eşcinsel bireyler de heteroseksüel ve biseksüel bireyler gibi biyolojik olarak erkek ya da kadındırlar, farklı cinsel kimliğe sahip olmayı istemezler. Eşcinsel bireyler kendi cinslerine yönelmekle birlikte, biyolojik cinsiyet özellikleriyle ilgili huzursuzluk duymazlar, yani erkeklerse erkek, kadınlarsa kadın olduklarını kabul ederler ve cinsel kimliklerini değiştirmeye girişmezler. Ayrıca eşcinsellik dışarıdan gözlenebilen toplumsal cinsiyet özellikleriyle ayırt edilemez. Eşcinsellerle ilgili sık yanlış inanışlardan biri erkeklerden hoşlandıkları için kadınsı, kadınlardan hoşlandıkları için erkeksi davranışlar sergilemeleri gerektiğidir. Sonuç olarak kişinin eşcinsel olup olmadığının anlaşılması çoğu zaman sadece kendi ifadesi ile mümkündür.

CİNSEL YÖNELİM DEĞİŞİR Mİ?

Cinsel yönelimin zamanla insan yaşamı içinde değişkenlik gösterebileceği ve dalgalanmalar olabileceği bilinmektedir. Çünkü insan cinselliği çok boyutludur ve bireyin cinselliğiyle ilgili birçok özellik zaman içinde değişiklikler gösterebilir. Bu bağlamda ilk başta cinsel yönelim değişmese de cinsel yönelimin bileşenleri olan cinsel istek, ilgi, düşünce ve davranışlarla ilgili "istemli ve bilinçli" değişiklikler olması mümkündür. Heteroseksüelliğin normal ve tek cinsel yönelim olarak kabul edildiği toplumlarda çocukluk ve gençlik döneminde bireyler kendilerinin de heteroseksüel olduğunu kabul ederler. Eşcinsel ve biseksüel bireyler ruhsal ve bedensel olgunlaşmalarıyla birlikte kendi cinslerine yönelik ilgilerini fark etmeye başlarlar ve zamanla bu yönelimleri hayata geçirebilirler. Aynı şekilde eşcinsel yönelimi olduğu halde korku, kaygı, suçluluk ve utanç duygularından dolayı heteroseksüel bir yaşamı tercih eden birçok birey bulunmaktadır. Ayrıca eşcinsel bireyler genellikle heteroseksüel çevrelerden kabul görme ve toplumsal baskılardan mümkün olduğunca kaçınma amacıyla heteroseksüel davranış sergilemektedirler. Bu, evlilik dâhil olmak üzere çeşitli heteroseksüel ilişkileri içerebilir. Genellikle evli veya uzun süreli heteroseksüel bir ilişkinin içerisinde olan; cinsel yönelimini, ayrımcılıktan ve reddedilmekten korunmak amacıyla saklayan eşcinsellere “down low” denilmektedir. Ancak "kişinin kendisini eşcinsel olarak tanımlaması" için eşcinsel yöneliminin olması, eşcinsel yönelimiyle eşcinsel bir yaşamı tercih etmesi ve kendini "gay" veya "lezbiyen" olarak tanımlayarak eşcinsel kültürün bir parçası olması gereklidir.

DSM VE ICD...

"302.9 Başka Türlü Adlandırılamayan Cinsel Bozukluk" başlığı altında, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders - DSM-IV)’de, "eşcinsel yöneliminden rahatsız olanlar" için üstü kapalı olarak bir "bozukluk" tanımlaması yapılmıştır. Bu kategori herhangi özgül bir cinsel bozukluk için tanı ölçütlerini karşılamayan, ne bir cinsel işlev bozukluğu, ne de bir parafili (cinsel sapkınlık) olmayan cinsel bir bozukluğu kodlamak içindir. Örnekleri arasında "cinsel yönelimi hakkında sürekli ve belirgin bir sıkıntı duyma" şeklinde bir başlık bulunmaktadır. Ayrıca bir başka uluslararası tanı sistemi olan ICD–10 (International Classification of Diseases)’da eşcinsellik;F66 kodu ile “cinsel gelişim ve oryantasyon bağlantılı psikolojik ve davranışsal bozukluklar” adı altında ele alınmıştır ve burada “sadece cinsel yönelim bir bozukluk olarak kabul edilmemelidir” ibaresi vardır. Homoseksüalite, heteroseksüalite ya da biseksüalite cinsel gelişme ve yönelimdeki kişi için sorunlu olabilecek farklılıkları belirtmek için kullanılmıştır. Ancak cinsel olgunlaşma bozukluğu, benliğe yabancı cinsel yönelim ve cinsel ilişki bozukluğu gibi durumların eşcinselliğe eşlik etmesi için, kişinin eşcinselliği ya da eşcinsel ilişkiyi yaşamayı bir sorun haline getirmesi gerekmektedir. F66.1 kodu “egodistonik” cinsel yönelimi tanımlamak için kullanılmıştır. Yani ICD-10’na bakıldığında eşcinsel yönelimin kişi için bazen ruhsal bir sorun haline gelebileceği görülecektir. Bu nedenlerle cinsel yönelimi hakkında sürekli ve belirgin bir sıkıntı duyan, inançlarıyla cinsel yönelimi arasında sıkışıp kalan, psikolojik destek arayışında bulunan ve bu desteği alamadığında intihar etmeyi düşünen bireylerin psikolojik destek arayışında olduğunu bilinen bir geçek...

HOMOFOBİK VE HETEROFOBİK TEPKİLER...

Cinsel yönelim karmaşası yaşayan bireyler gerektiğinde ruh sağlığı uzmanlarından yardım alarak, bütünlüklü bir cinsel yönelim kimliği geliştirebilmektedirler. Ruh sağlığı çalışanlarının bu süreçteki rolü bireyi eşcinsel, biseksüel ya da heteroseksüel “yapmak” değil, karşılaştığı güçlükleri anlamasını, baş etmesini kolaylaştırmak, yaşadıklarına yukarıdan ve dışarıdan bakabilmesini sağlamak, kendini olduğu gibi kabullenmesini kolaylaştırmak, cinsel davranışlarının sorumluluğunu almasına yardım etmek, homofobik (eşcinselliğe ve eşcinsellere karşı nefret duymak, şiddet eylemlerinde bulunmayı savunmak veya yapmak) ve heterofobik (homofobinin tam tersidir ve heteroseksüellere yönelik ön yargı ve ayrımcılığı ifade eder) tepkilere karşı kendini savunma becerilerini akılcı şekillerde kullanıp, baskı ve inkar gibi mekanizmaların yersiz kullanımıyla yüzleştirmek, gelişiminin doğal seyrini tamamlarken yaşının gerektirdiği olağan becerileri edinmesini desteklemektir. Çünkü "cinsel yöneliminden huzursuzluk duyduğu için psikolojik destek almak" insan hakları bağlamında ele alınması gereken bir konudur.Cinsel haklar, bütün insanlar için özgürlük, insanlık onuru ve eşitlik gibi temel haklara dayalı evrensel insan haklarındandır. Sağlık temel insan haklarından biri olduğuna göre, cinsel sağlıkda temel bir insan hakkı olmalıdır. Bireylerin ve toplumların cinsel sağlıklarının gelişmesi için cinsel haklar tüm toplumlar tarafından tanınmalı, teşvik edilmeli, saygı gösterilmeli ve savunulmalıdır. Cinsel sağlık, bu cinsel hakların tanındığı, saygıyla karşılandığı ve uygulanabildiği ortamlarda mümkündür.