CİSED Ensestiyöz İlişkilerle İlgili Gerçekleri Açıkladı...

06 Eylül 2017

CİSED GENEL BAŞKANI PSİKOTERAPİST CEM KEÇE: “EVLİLİK EHLİYETİ ŞART!”

Son günlerde bazı ünlü kişilerin yaşadıkları olaylarla gündeme gelen “ensest ilişki” kavramı ve Türkiye’deki durumu hakkındaki gerçekleri Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)cinsel terapistleri açıkladı...

ENSEST İLİŞKİ NEDİR?

CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, “ensest ilişki”nin tanımını şöyle yaptı: “Dini, ahlaki ve etik değerler olarak yasaklanan ensest ilişki, evlenmeleri törelerce ve yasalarca yasaklamış olan, yakın kan bağı olanlar arasındaki cinsel ve duygusal aşk ilişki olarak tanımlanır. Birinci derece akraba olan anne, baba ve kardeşler arası ilişkiler ve ikinci derece akraba olan kardeş çocuğu (yeğen), teyze, hala, dayı, amca, anneanne, babaanne ve dede ile olan ilişkiler “ensestiyöz ilişkiler” olarak kabul edilir.”

VERİLEN YÜZDE 40 ORANI ÇOK ABARTILI...

Türkiye'de ensest oranının yüzde 40 olduğuna dair yapılan açıklamanın çok abartılı olduğunu söyleyen Keçe şöyle devam etti: “Çok mahrem, çok gizlenen ve çok fazla baskının söz konusu olduğu bir konuda bu kadar net ve gerçek bir rakam vermek mümkün değildir, bu eşyanın tabiatına aykırı bir durumdur. Çünkü hem kelime anlamıyla ensestin veya ensestiyöz ilişkinin ne olduğunu bilmeyen binlerce yurttaşımız var hem de gerçek bir ensest mağduru birisi bile baskı, korku, utanç nedeniyle ‘Ensest ilişki yaşadınız mı?’ sorusuna ‘Evet’ yanıtını kolay kolay veremez. Ama bildiğimiz bir gerçek var; tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ensestiyöz ilişkiler yaşanıyor ve hiçte azımsanmayacak kadar çok yaşanıyor. Biz çok yaşandığını Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)'ne değerli halkımızdan gelen e-posta ve telefonlardaki başvuru sayısına bakarak savunuyoruz. Neredeyse her 100 başvurudan 10'u ensest kurbanlarından geliyor. Her ay binlerce e-posta ile veya telefon ile bize halkımızdan soru geliyor ve danışmanlık veriliyor. Halkımız derneğimizin“ciseddanisma@gmail.com” e-posta adresine yazarak veya “0.312.212 66 26” nolu telefonunu arayarak cinsel işlev bozuklukları, cinsel sapkınlıklar, ensestiyöz ilişkiler, evlilik ve ilişki sorunları ve genel psikolojik sorunlar hakkında ÜCRETSİZ DANIŞMANLIK alabiliyor. Ülkemizde cinsellik alanında araştırma veya anket çalışması yapmanın zorluklarının farkında olan ve bu yüzden de çeşitli olumsuzluklara maruz kalan bir sivil toplum kuruluşu olarak, bize yapılan başvuruları baz alarak, ensestiyöz ilişki yaşanması hakkında daha gerçekçi bir rakam verebiliriz: Yüzde 10... Ama bu oranında gerçek ve bilimsel bir araştırma sonucu olmadığını, göreceli bir değerlendirme olduğunu da unutmamak gerekiyor.”

EVLİLİK EHLİYETİ ŞART...

Keçe, ülkemizde evlilik öncesi eğitimin önemini şu sözlerle vurguladı: “EVLİLİK EHLİYETİ dediğimiz şey henüz yasalaşmadı. Hem ruh sağlığı yerinde olmayan hem de eğitimsiz çiftler evleniyorlar ve sınırsızca çocuk yapıyorlar. Bu çocuklara hak ettikleri sevgiyi, ilgiyi, eğitimi ve geleceği veremiyorlar. Bu nedenle CİSED olarak her şeyin ailede başladığını özellikle bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Ruh sağlığı bozuk ve cinsellik, evlilik, ilişkiler konusunda eğitimsiz kişiler bir araya gelip sorunlu ve çatışmalı bir aile ortamında çocuk yetiştiriyorlar. Böyle bir aile ortamında ensestiyöz ilişkilerin yaşanması ve bazen çocukların fiziksel ve duygusal şiddet görmesi, taciz ve tecavüze uğraması kaçınılmaz olabiliyor. Sonrasında yaşanan sınır ihlalleri, değersizlik, aşağılık ve sevilmeme duyguları nedeniyle çocuklar da bir nevi defolu bir ürün haline gelebiliyor. Bu defolu ürünler de ileride ensestiyöz ilişkiler yaşamaya, ruhsal ve fiziksel şiddet eylemlerinde bulunmaya yani bir başkasına fiziksel ve psikolojik acı çektirmeye yönelik özlem duyabiliyor. Ensestiyöz ilişkilerde bulunanlar kendilerini suçlu ve günahkâr hissedebiliyorlar. Bu suçluluk ve günahkarlık duygularından kurtulamazlarsa depresyona girebilecekleri için suçluluk ve günahkarlık hislerini bastırmaya, inkâr etmeye veya bir başkasına yüklemeye çalışabiliyorlar, hatta bazen kurbanlarını öldürerek kendi suçluluk ve günahkarlık hislerini yok etmeyi de seçebiliyorlar.”