İlk Geceden Korkmayın!

19 Ekim 2016

CEM KEÇE: "SADECE HİSSETMEYE ODAKLANIN"

Gençlik, tecrübesizlik, heyecan, cinsel bilgilerin yetersizliği, performans kaygısı, kulaktan dolma bilgiler, hurafeler… Uzayıp giden bu listenin ortak noktası ise “İlk Gece Sendromu”... Tohumları düğün hazırlıklarıyla birlikte atılan, gelin ve damat adaylarının korkulu rüyası haline gelen ilk gece, gerçekten büyütülecek kadar önemli mi? Neden çiftler ilk gece sendromu yaşar? Bu korkulardan kurtulmanın bir yöntemi var mı? İlk gece sendromunun ve bu sendromla birlikte ortaya çıkabilecek olan cinsel sorunların, çiftin ilk gecesinde kalmayıp, evliliklerinin diğer gecelerine de atlamasını önlemek için neler yapılabilir?

CİNSEL SORUNLAR BAŞ GÖSTEREBİLİR

İlk gece ve ilk gece korkusuyla ilgili tavsiyelerini dile getiren Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, Anadolu kültüründe, daha önce evlilik yapmış tecrübeli kişilerin, yani sağdıçların yeni evlenecek olan çifti ilk geceye, bir başka deyişle gerdek gecesine hazırlamak için cinsel eğitim verdiklerine değindi. Günümüzde ise sağdıçlık kurumunun yerinin doldurulamadığını ve bu yüzden de cinsellikle ilgili kulaktan dolma, doğru bilinen yanlışların çiftlerin hayatını kabusa çevirdiğini belirten Keçe, “Bu nedenle, özellikle kapalı toplumlarda, ilk gece genellikle çiftin evlilik öncesi kaygı duyduğu bir durum haline geldi. Sanılandan çok daha olumsuz uzantıları olan ilk gece korkusu kadın ve erkekte cinsel işlev bozukluklarının baş göstermesine de neden olabilir” dedi.

İLK GECE SENDROMUNUN NEDENLERİ…

Çoğunlukla yeni evlenecek genç kızlarda görülen ilk gece korkusunun temelinde cinsel bilgisizliğin ve bilinçdışına kaydedilen yanlış cinsel bilgilendirmelerin yattığına değinen Psikoterapist Cem Keçe, bu nedenle, genç kızların ilk cinsel ilişkiye girecekleri an, yaşayacakları penetrasyon yani penis vajina birleşmesi ile ilgili kaygıya düştüklerini ifade etti. Genç kızların bu kaygısının, ilk gece ilişkisiyle birlikte çok fazla ağrı ve acı çekecekleri, durmak bilmeyen vajinal kanama geçirecekleri ile ilgili yanlış bilgilerinden kaynaklandığını belirten Keçe sözlerini şöyle sürdürdü: “Kulaktan dolma bilgilerden sonra, genç kızları tedirgin eden ilk gece korkusunun diğer bir nedeni ise, çocukluk dönemlerinden itibaren bilinçdışının cinsellikle ilgili tuttuğu kayıtlardır. İçinde yaşadığımız kültür gereği kadın erkek ilişkileri, cinsellik ve cinsellikle ilgili her şey, bilinçdışını cinsellikle ilgili tehdit algınsa ve korku hassasiyete yönlendirmektedir. Cinsellikle ilgili sonradan öğrenilen ve insanın aklıyla onaylayamadığı, bedeni ve zihni ele geçirmiş cinsellikle ilgili doğru bilinen yanlışlar, çocukluk döneminde bilinçdışına yerleşmiş cinsel bilgilerle çatışmaktadır. Bu durum da, ilk gece korkusuna ve olası cinsel sorunlara zemin hazırlayabilmektedir. Tüm bunları geride bırakarak, cinsellikle ilgili doğru bilgiler edinebilmek, ilk gece sendromuna yakalanmamak ve çift ilişkisini ilk günden sekteye uğratmamak için çiftlerin mutlaka bir cinsel terapistten, evlilik öncesi cinsel danışma ve rehberlik içeren cinsel eğitim almalarını öneriyoruz.”

NASIL BAŞA  ÇIKILIR?

Keçe’ye göre, ilk geceye ilişkin kadının ve erkeğin kaygıları giderilebilir. Yaşamlarını birleştiren, birbirini seven ve arzulayan kadının ve erkeğin, yaşayacakları ilk cinsel birlikteliğin, evlendikleri gece olması gereken bir görev ya da zorunluluk olarak görmemelerinin ilk gece sendromunun yaşanmasını engelleyeceğinin altını çizen Keçe, “Diğer bir değişle, ilk geceye gereğinden fazla önem verilmemeli... Çift ilk kez yaşayacakları cinsel ilişki ile ilgili kaygı düzeylerini kontrol edebilmelidir. Bu kontrolün sağlanmasında, hem cinselliğin doğru bir şekilde yaşanabilmesi hem de çiftin birlikteliğinin sürekliliği için önemli olan karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörü ön planda olmalıdır. Bu üç önemli yargı, çiftin birbiriyle kuracağı iletişimin doğru ve samimi olmasını, bireylerin kendilerini, beklentilerini, istek ve arzularını doğru ifade edebilmesini, çiftin birbirini dinleyebilmesini, evlilikle, kendileriyle, birbirleriyle ve cinsellikle ilgili beklentilerini, meraklarını ya da endişelerini paylaşabilmelerini, çiftin birbirlerinin bedenlerini keşfederken sakin ve sabırlı olmalarını sağlayacaktır” dedi.

UYGUN ORTAM

Keçe, ilk cinsel birliktelik için ilk adımın uygun ortam ve şartlar hazırlanması olduğuna dikkat çekti. “İlk gece sendromuna yol açan tehdit algısı iç dünyadan ve partnerden gelebildiği gibi dış ortamdan da kaynaklanabilir. Bu nedenle rahat ve tehdit içermeyen bir ortam, çifti rahatlatacak müzik ve ışık gibi dış etkenlere özen gösterilmelidir” diyen Keçe, ilk gece uygun ortamın hazırlanması ve çiftlerin birbiriyle olan iletişimi hakkında doğru, ayrıntılı ve bilgilendirici öğretilere sahip olabilmek için, çiftlerin mutlaka uzmanlara başvurması ve bilimsel kaynaklardan bilgi almasını önerdi.

ÖNSEVİŞME VE SABIR

Sonraki adımda özellikle önsevişmenin oldukça önemli olduğunu belirten Keçe, “Sadece ilk gece için değil her gece için önsevişme önemli... Önsevişme hem kadın hem de erkek için birleşmeden önce bedenin ve ruhun yeterince hazır olması için gerekli... Kadın için yeterli uyarılma sağlanırsa vajina ilişkiye hazır hale gelir yani vajina ve onu girişinde yer alan kızlık zarı genişler, ıslanır, cinsel birleşme oldukça zevkli bir hal alır. İlk gece ile ilgili çifti sıkıntıya düşüren ve kaygılanmalarına neden olan durum, birleşme gerçekleşirken vajinanın yeterli ıslanmaya sahip olmaması, klitorisin kabarmaması ve bu nedenle, erkeğin cinsel birleşme sağlarken zorlanması ve kadın partnerin ağrı ya da acı duymasıdır. Dolayısıyla, çift cinsel ilişkinin kalitesini düşürecek olan cinsel ilişkiyle ilgili olan bu yanlışı düzelterek, ilk gece korkusundan ve bu korku sonucu gelişebilecek olası cinsel problemlerden korunabilecektir” dedi. İlk ve evlilik boyunca sürecek olan cinsel ilişkilerde, iki tarafın da gevşemiş ve rahat olması gerektiğini belirten Keçe, ancak gevşemiş bir bedenin haz alabileceğini söyledi ve gerginliği en aza indirebilmek için çiftin cinsellik hakkında konuşması, birbirini ve bedenlerini tanıyabilecekleri dokunuşlarda bulunması, yavaş, sabırlı ve nazik bir şekilde birleşmeye başlanması, yine aynı şekilde sürdürülmesi gerektiğini kaydetti.

NEFES TEKNİKLERİ İŞE YARIYOR…

Keçe sözlerini şöyle sürdürdü: “Penetrasyonun gerçekleşmesinde çok büyük yeri olan PC yani ‘Aşk Kasları’nın kontrolünün sağlanmasının yanında temel rahatlama ve gevşeme tekniklerinin de, ilk gece korkusuyla başa çıkmada oldukça fazla etkisi vardır. Nefes teknikleri çiftin cinsel birleşmenin her bir adımına kendilerini, zihinlerini ve bedenlerini hazırlamalarında yardımcı olacaktır. İlk cinsel ilişki sendomunun tipik özelliği olarak erkeklerde başarısız olma, erken boşalma, yeterince performans gösterememe veya sertleşmenin olmaması gibi kaygılar baş gösterir. Kadınlarda vajinal ağrı ya da acı yaşayabileceği ve durmak bilmeyen kanamalara neden olabileceğine dair korkular vardır. Korkular ve kaygılar nedeniyle ilk gece travmaları da kaçınılmaz olacaktır. Rahatlamak isteyen çift, nasıl rahatlayabileceğini bilemediği için ilk gece korkusu adı altında, evliliklerinin geri kalan zamanlarını olumsuz şekilde etkileyebilecek sorunlara da zemin hazırlar. Oysa ki rahatlama, gevşeme ve seks yapmak sonradan öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir şeydir. Bu nedenle, çift ilk geceyi kolaylaştıracak bu aşamaları doğru bir şekilde öğrenebilmesi için mümkünse bir cinsel terapiste başvurmalıdır. Böylece sevişme becerisini geliştirebilir, doğru sevişme tekniklerini öğrenebilir ve rahatlamış bedenlerinin ve arzuladığı cinselliğin keyfini çıkarabilir. Son söz olarak sadece hissedin ve dokunuşlara odaklanın. Kendinize hissetmek dışında bir hedef koymayın. Her şey kendiliğinden olması gerektiğini hiç unutmayın. Zevk almak, sertleşmek, zevk vermek, ıslanmak, boşalmak veya orgazm olmak gibi...”